“Basitlik mükemmelliğin nihai halidir.”
Leonardo da Vinci
Yeni bir yılın eşiğinde, yine tatlı telaşlar içindeyiz. Önceki yıllarda yaşanan korona salgınının etkisi; süregelen yüksek yapışkan hayat pahalılığının baskısı, teknolojinin gelişimiyle farklılaşan yaşam tarzlarının sonucu bu yılbaşı daha farklı geçecek gibi. Son yılların en belirgin izlenimi paylaşımın giderek unutulmaya yüz tutmasıydı. Mutlulukları ve acıları paylaşacak hakiki dostlarla, saygı ve sevgi ile bağlandığımız akrabalarla, birlikte olup birbirimizin gerçeklerine değer verdiğimiz arkadaşlarla varlık ve zamanı eskisi gibi paylaşamamıştık.
Kendi yolunda giderken yaşam şiirini yazan insan kimseyle karşılaşmaz. Oysa gökyüzü alabildiğine geniş, yollar sonsuz biçimde özgür, mutluluk herkesin kendi yolu üzerinde tadacağı bir histir. Kendimizi yapayalnız hissediyor olsak da; paylaşıma bir yalnızlıktan gideriz. Aile, çoluk-çocuk; iş, dostluk, konu komşu, çevre ilişkileri, aşk birlikteliği; hepsi oldukça güzel zaman, duygu ve varlık paylaşımıdır. Gel gör ki günümüzde başkalarının yararını gözetmek önemsizleşti, insan kazanç ve birikimini paylaşmak istemiyor.
Paylaşım aslında her şeyi anlamlı kılar. Bir insanın hayatta sahip olabileceği en güzel armağan; dayanışma, dostluk, insan sıcaklığı ve şefkattir. İyi insanlar, iyi ortamlar, iyi kitaplarla birliktelik insanı tükenmişlikten korur. Aynı hava, aynı toprak, aynı suyu; buğulu sımsıcak ekmeği bölüşmek hepimizi nasıl da mutlu eder. Ancak paylaşmayı bilmeyenler zamanla bir çiçek, bir su ve suyun içindeki kadar ılık bir yalnızlığa düşer. Uzak bir ses, düşen bir yaprak yalnızlığı yaşanır. Onlar için görüşmek, birliktelik ve paylaşım zaman kaybıdır.
İnsanın sevecek birini arayıp, paylaşacak birini beklemesi gerekirken; paylaşım noksanlığı kişinin çevresinden uzaklaşması, bağını koparması, yaşam isteğini, anlam ve sevincini kaybetmesine neden olur. Kimileri asansörü bile paylaşmaktan kaçınır, ona yalnız binmeyi bekler. Yaşam süreci ve mücadelesinde arkadaş birlikteliği, insanı daha çok doğru varlıklarla ilişki içine sokup neşe ve mutluluk ürettirir. Dost canlısı ve paylaşımcı kişiler huzurludur.
Birçok insanın zengin ama mutsuz, varlıklı ancak keyifsiz olduğunu sizler de fark etmişsinizdir. Çünkü elindekilerin kıymetini bilememiş, varlığın paylaştıkça çoğalacağını idrak edememiş, sadece var olanın üzerine biraz daha koymak, durmadan biriktirmeyi, yığmayı amaç edinmişlerdir. Para kazanmak için kendini harap etmiş, onu zevke, keyfe yararlı işlere çevirme kültürüne erişememişlerdir. Onlar yaşarken önemine inanamadığı paylaşımdan, mutluluk dolu bir ruh halinden çok uzaklara savrulanlardır.
Bir değişim var. Son dönemlerde kimse dostlarına yüreğini uzatmıyor, ortada bir samimiyet, bir sıcaklık yok. İyi günde, kötü günde insan insana eskisi gibi dokunup yardımcı olmuyor. Etrafa bakıldığında cıvıl cıvıl, hayat dolu fazla insan görülemiyor. İnsanın insandan, en yakınlarından uzak durma eğilimi var. Onlarla karşılaşmama, mümkünse konuşmama, kaçmak, kaçınmak çabası oluşuyor. İnsanlar neden böyle çekişir durur, akıl erdirmek zor. Dedikodu, çekememezlik ve fitne sarmalına yenilip gündelik hüsran içinde kaybolması anlaşılmaz. Hepsi çatal dişli de ondan mı paylaşılamıyor sevinçler, acılar, özlemler.
Kralların ve vezirlerin paylaşmayı sevmediği öteden beri bilinir. Onların en büyük sorunlarından biri de paylaşmayı bırakıp, ellerini sımsıkı yumarak cimrilik etmesi, başkalarını unutup düşünmemesidir. Fakirleşmekten korkup, kamuya ve fakirlere yardım etmekten kaçınırlar. Öyle olmasa dünyanın azınlık bir kısmı bolluk içinde yaşarken, geri kalanın zorluk içinde yaşaması gerçekleşir miydi?
Ekmeğini yalnız yiyen yükünü yalnız taşırmış. Mevlana der ki; Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Ancak toplumsal koşullar insana sadece kendi mumunu yaktırıyor. İçe kapanma ve kabuğa çekilme yaşanıp paylaşım azalıyor ve toplum bireyciliğe dayanıyor. Bireyselleşen insan tarifsiz yalnızlığa gömülüp, kendisini üç kez arayan dostuna dönüp bir defa seslenemiyor. Paylaşacak, bölüşecek, üleşecek bir şeyleri varken, birlikte dolaşmaya; bulvarda insanlara, duygulara, seslere, renklere yabancılaşıyor insan. Algı yönetim ve baskısı geçici kazanımlar oluştursa bile, kadim toplumsal değerleri zamanla geri dönüşsüz biçimde tek tek eritiyor. Koskoca binaların upuzun koridorlarında çalışanlar odasını dış dünyaya kapatmamalılar.
Yeni yıl, insanlığın yeni bir yaşam pınarı olsun. Bu pınarı bulmayı ve tatlı suyundan içmeyi dileyelim. İnsanın derdini sevincini paylaşacağı dostu, can yoldaşı eksilmesin. Paylaşıldıkça çoğalan mutlu anlarımız artsın. İnsan sevdikleri ve sevenleri ile zamanı, dert ve tasayı, mutluluğa dönüştüreceği hayatı yaşasın. Gözler sevgiyle baksın, gözlerde sevinç, ışık ve baharlar yeşersin.
Neşeli, huzurlu, sağlıklı ve umutla dolu bir yıl dilerim.
Dostlukla…