(İki buçuk yıl önce böyle demiştik)
İnsan, yeryüzünün halifesi olarak yaratıldı. Halife kelimesinin içeriğinde “yeryüzünü cennet misali yapmak” anlamı vardır. Yani onu mamur, güzel ve yaşanılır hâle getirmek anlamı vardır.
İnsanın, yeryüzünü ilk yaratılış halinde bırakmayıp onun üzerinde kendi eserini meydana getirme anlamı vardır.
Lakin temel amaç “imtihan” olduğu için insan, bu görevini ihmal edip üstüne üstlük bir de görevi ve yetkiyi kötüye kullanma iradesi ile onu cennet misali yapmak yerine cehennem misali yapmak istidadındadır.
İnsanda var olan dünya hırsı, dünyayı alabildiğine yutma isteğidir. Öyle ki 32 diş ile yiyemediğini, daha fazla yiyebilmek için bir makine icat ederek onu yemek istemiştir. Bu makina, tabir yerindeyse “dünyayı yutma ve ona hâkim olma arzusu” olarak ortaya çıkar. İşte bu yüzden teknoloji icat edilmiş; makinalar, uçaklar, gemiler, savaş aletleri, dünyayı 70 kez imha etme gücüne sahip nükleer silahlar icat edilmiştir.
Anlaşılan bu hırs, her an dünyayı bir cehenneme çevirebilir. Tarihte dünyanın geniş alanlarında ve lokal olarak cehennem misalleri görülmüştür. Cengizhan ve Moğol katliamları, Nazi katliamları, dünya savaşları ve Batı’nın, dünyanın bütün kıtalarında icra ettiği katliamlar bunun misalleridir.
(Güncel not: Bugün Gazze, Lübnan ve birçok bölgelerde devam eden canavarca katliamlar ve zulümler de bunların devamıdır.28 Kasım 2024 Perşembe)
Dünyayı cehenneme çevirme teşebbüslerine karşılık onu “yeryüzünü mamur hale getirme görev ve sorumluluğu” ile cennet misali yapmak isteyenler de “medeniyet” dediğimiz tarihteki parlak sayfaları oluşturmuşlardır. İnsanlığın iftiharla ve hasretle andığı medeniyetler bu örneklerdir.
Yeryüzü çeşitli milletler ve topluluklarca paylaşılıp vatan yapılmıştır. Vatanlaştırma, kendini güvene alma olgusudur. Ne var ki dünyaya hâkim olma hırsı, insanoğlunda saldırganlığı her zaman tetikleyen unsurdur. Saldırılara karşı savunma refleksleri de güvenliğin devamını sağlamaktadır.
Saldırganlık ve savunma refleksleri “savaş” dediğimiz acı olaylara yol açmaktadır. Ve savaşlarla ülkeler cehennem haline dönmektedir.
Tarih boyunca insanlık hayatında eksik olmayan savaşlar, günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı, bu olaylar zincirinden bir tanesidir.
Savaşın dünyaya verdiği zarar ortadadır. Savaşta olmayan ülkeler bile enerji, gıda ve üretim konularında savaşın olumsuz etkilerini görmektedirler.
Bu savaş nedeniyle ülkemizin izlediği çok yönlü tedbir ve tasarruftan oluşan dış siyaseti, çoklu ve karmaşık denklemlerin içinden çıkabilme çabasıdır.
Kişilerin bu konulara ilişkin önerileri, devlet aklının yerini tutamaz. Bu nedenle devleti yönetenlere köstek olmak değil, destek olmak akıllıca bir davranış olacaktır.
Dünyamızı ve ülkemizi cennet misali yapmak görevi, her iman ve yürek sahibinin görevidir. Cehenneme değil, cennete koşalım.
Savaşsız, pandemisiz ve herkesin işinin ve aşının olduğu bir dünya ve ülke temennisiyle Allah’a emanet olunuz. 24.05.2022 Kulu