Atasözleri hikmetli deyişlerdir. Olayların arka planını, asıl amacını, üstü kapalı veya açıkça ifade ederler. Üstü kapalı atasözlerinin arka planındaki amaç (hikmet) daha çok etkili olur. Bir şey anlatılırken muhatabı veya muhatapları daha iyi etkilemek ve inandırmak için çokça başvurulan bir durumdur.
Usta çırağını geçerse, oğul babasını geçerse, talebe hocasını geçerse, memur amirini geçerse… Hâsılı; bir kimsenin veya bir şeyin başka birinin veya başka bir şeyin bulunduğu hâlden daha ileri bir duruma gelmesi gibi durumlarda “Boynuz kulağı geçti” deyimi kullanılır.
Mamafih; gelişme, ilerleme hayatın gereğidir. Peygamberin hadisinde “iki günü eşit olan, zarardadır” denmekle müminin hayatında durağanlık yerine dinamiklik ve hareketlilik olması gerektiği ifade edilmektedir.
Buradan şuraya gelmek istiyorum:
Tasavvuf ehli, hayata başka bir pencereden bakarlar ve farklı anlamlar çıkarırlar. Bu retorikte çokça vaki olmamış olayları, vaki olmuş gibi anlatarak tasavvufa bağlılığı, derinleştirmek isterler. Fakat çok hikmetli manâlar da serdederler.
Benim gibi tasavvufa ölçülü yaklaşanlar da, ondaki hikmetli ve mantıklı sözlerden ders çıkarırlar.
Söylenir ki: Bir derviş şeyhine çok bağlı imiş. Öyle bir sevgiyle bağlanmış ki onun eline ayağına abdest suyu dökerken gönlünün ona olan sevgisiyle abdest suyu ısınırmış. Zamanla maneviyatı güçlenince bazı sırlara vakıf olmuş. Bakmış ki ölçüsüz sevgi ile bağlandığı şeyhi, meğer günahkâr bir adammış. Böylece ona olan sevgisi azalınca eline ayağına döktüğü su da artık ısınmıyormuş. Şeyh bunun farkına varınca:
-Evladım; sana ne oldu ki artık bu su ısınmıyor?
Derviş yalan söylemekten korkarak;
-Şeyhim ne yalan söyleyeyim, artık ben de bazı şeyleri görür gibi oldum. Öğrendim ki sen cehennemlik (?) biri olmuşsun. Şeyh:
-Sen bunu ne zamandan beri biliyorsun? Deyince derviş;
-Bir haftadan beri, demiş. Bunu üzerine şeyhi şöyle demiş:
-Ben bunu kırk seneden beri biliyorum.
-Öyleyse şeyhim; bu kadar gece gündüz Allah’a ibadet ve taat niye? Şeyhin cevabı şu olmuş:
-Gideceğim başka bir kapı yok ki…
Bundaki en büyük hakikat “Gideceğim başka bir kapı yok ki..” ifadesi.
SADEDE GELELİM
Usta çırağını geçerse, oğul babasını geçerse, talebe hocasını geçerse, memur amirini geçerse, insanlar peşinden gittikleri liderlerini geçerse neler olduğunu görüyoruz.
Burada şeyhlerin, liderlerin, ustaların daima kendilerini geçebilecek Allah kulları olacağını bilmeleri gerekir. Gerçek hayatta ise maalesef şeyhler, liderler kendilerini ölesiye değişmez zannediyorlar. Neredeyse oturdukları koltukları ve minderleri mezarlarına kadar götürmek istiyorlar. Değişime ve gelişime kendilerini kapatıyorlar. Memlekette ve dünyada ki keşmekeşler genellikle bu yüzdendir.
Bu nedenledir ki dünyanın hâli tekdüze bir hâl değildir. Dün doğru dediğine bugün yanlış demek, dün ak dediğine bugün kara demek, dün iyi dediğine bugün kötü demek hayatın yadsınamaz gerçeklerindendir.
Bu imtihan sahasında değişmeyen tek gerçek, Allah’ın kitabıdır.
Sonuç: “ Dinde zorlama yoktur; artık HAK ile BATIL iyice ayrılmıştır. Tağutu (saptırıcıları) inkâr edip Allah’a inanan kimse, kopmak bilmeyen bir kulpa sarılmıştır. Allah işitendir, bilendir.” (Bakara Suresi, Ayet, 256)