GAZETECİ FATMA GÜLŞEN KOCAK’LA ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARI RÖPORTAJIM
TÜRKİYE ENGELLENEMEZ
ABD BAŞKANI SON GEÇERSİZ KOZUNU DA OYNADI
1-Osmanlı Devleti Tehcire Neden Mecbur Kaldı? Osmanlı Tarihinde onun, bu devletin asli kurucusu Müslüman Türkler dışında kalan ve ona tabi olan Ortodoks Grek, Slav, Romen ve Ermeni Hristiyan unsurları yanında, Müslüman Araplar, Arnavutlar ve Kürtleri, Batı Kapitalist Emperyalizminin yayılmacı ve sömürgeci Büyük Devletleri (İngiltere, Rusya, Fransa, İtalya, Avusturya ve sonra Amerika vb.) , Osmanlı üzerindeki bu emellerini gerçekleştirmek için adı geçen unsurları “Bağımsızlık vaatleri” yle kışkırtarak “Vekalet Savaşçıları” olarak ona karşı kullanmışlardır. En son olarak kalan unsurlar Araplar, Arnavutlar, Siyonist Yahudiler ve Ermenilerin kullanılmasına sıra gelmişti. I. Dünya Harbinde İngilizler, bu uğurda Araplar ve Siyonist Yahudileri kullandılar. Rusya ise Doğu Anadolu’da Ermenileri kullandı. Rusların bağımsızlık vaatlerine kanan günümüzün PKK’sı benzeri Ermeni Terör Örgütleri Taşnak ve Hıncak Komitacıları savaşta ordumuzu arkadan vurdular, yerli Ermeni halkı da kışkırtıp silahlandırarak Müslüman Türkler, Kürtler ve Çerkezler üzerine saldırttılar. Bunlar soncu Osmanlı Devleti, bölgede Ruslarla işbirliği yapan Ermenileri adı üzerinde “Tehcir Kanunu” , yani “Göç Ettirme Kanunu”” ile harp bölgesinin dışına çıkartmak zorunda kalmıştır. Bunun en önemli sebebi budur.
2-Ermeni ihanet ve saldırıları için neler söylersiniz? “Sıcak Denizlere İnmek” milli emeli uğrunda Ermenileri tarihte ilk defa “Vekalet Savaşçıları” olarak Çarlık Rusyası daha I. Petro (Deli Petro) zamanında kullanmaya başlamıştır. İkinci olarak, 13 Temmuz 1878 Berlin Antlaşmasından sonra, İngiliz emperyalizmi, yayılmacılık ve sömürgecilikte rakibi Rusya’nın “Sıçak Denizler” e inmesini önlemek için Doğu Anadolu’da kendi nüfuzunda bir “Bağımsız Ermenistan Devleti” kurmayı planlamış , buna bir başlangıç olarak Berlin Antlaşmasının 23. Maddesine Doğu Anadolu’da “Ermeni Islahatı Maddesi” ni koydurmuştur. Sultan II. Abdülhamid, ıslahatlar ve ardından gelecek muhtariyetlerin giderek bağımsızlığa yol açacağı için bu maddeyi uygulamamıştır. Bunun üzerine İngiliz – Ermeni ayrılıkçıları işbirliğiyle , Dünya’nın dikkatini üzerine çekerek bağımsız devleti kurmak için 1892-1900 zaman diliminde Doğu Anadolu’da bugünün PKK’sı benzeri şiddet olayları başlatmışlardır. O günden bugünü Ermeni ihanetleri ve saldırılarının birinci sebebi budur. Anlayacağınız, Büyük Devletlerin dikkatlerini üzerlerine çekerek Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan vb. örneklerinde olduğu gibi şiddet, terör olaylarını basamak yaparak bağımsız olmaktır.
3-Soykırım iddiaları karşısında tezimizi neden anlatamıyoruz.? Soykırım söylemleri karşısında, tarihte ve milletler içinde en büyük ve en çok haksızlığa uğrayan bizim milletimizdir. Kıta Avrupasında adı “Büyük Devlet” e çıkmış bütün devletler hem kendi ülkeleri ve hem de özellikle sömürgelerinde büyük soykırımlar yapmışlardır ama, sanki dünyada tek soykırımcı millet bizim milletimiz imiş gibi tavır takınmışlar, propagandasını yapmaya başlamışlardır.
İşin esasına bakılırsa, hatanın büyüklüğü bir çeşit bizden kaynaklanmaktadır. Soykırım iddiaları karşısında daha işin başından beri ilgisiz kalmamız, bunun olmadığına yönelik bütün tarih belgeleri bizim arşivlerimizde olduğu halde vaktinde bunları araştırıp hem Türkçe ve hem de dünyadaki bütün büyük dillerde anlatamamamızdan kaynaklanmaktadır.
Türkiye hükümetlerinin konuya yaklaşımları, hep güncel ve popülist olmuştur. Bunu da bu hale getiren sömürgeci Büyük Devletler olduğu için, Türkiye’nin onların peşine takılarak “yok soykırım yapmadık” demesi, inandırıcı olmamakta, Türkiye hükümetlerinin bu konuda kendi inisiyatifinde ciddi ve kalıcı çalışmalar yapmaması kendisini göstermektedir. Dünya’da Ermeni diasporasının kendi meselelerini anlatan 450 cıvarında vakıf, dernek ve enstitüleri vb. vardır. Bizde bunların ne kadarı var? Neredeyse hiçbiri!...
4-Soykırım iddialarını yeni nesillere nasıl anlatmalıyız?: Bu iddiaları, hep popülist yaklaşımlar sebebiyle dışa iyi anlatamadığımız gibi içe de iyi anlatamıyoruz. Bir tarihçi yazar olarak 1993’den beri hep kitap fuarlarına gider kitaplarımı imzalarım. Ne açıdır ki, buralarda kendisini Ermeni tezlerinin doğruluğuna kaptırmış onlarca gencimizle karşılaştım. Dışta ve içte Ermeni propagandası bizim propagandamızdan daha baskındır. Ders kitaplarımızda bile Ermeni Meselesini doğru dürüst anlatan metinler yoktur.
5-Balkanlardaki ve diğer yerlerdeki Türklere yapılan zulümler neden gündeme getirilmiyor? Bu konuda neler yapılmalı? Üç kıtada adalet ve huzur götürerek var olmuş, 1774’e kadar Dünya’nın 321 yıl (1453-1774) süreyle birinci süper gücü “Büyük Osmanlı”’nın bundan sonraki “Dağılma Devri” ne damgasını vuran olaylar, tamamen bilinçli olarak yapılan bir “Müslüman Türk Soykırımı” ndan başka bir şey değildir. Batılı önce Katolik ve sonra Kapitalist emperyalistlerine göre Müslüman Türkler, kendi tabirlerince “İnsanlığın insan olmayan numuneleridir. Bunlar, Balkanlar ve Anadolu’da yok edilmeli veya geldikleri yer Orta Asya’ya geri sürülmelidirler.” Batı Hristiyan dünyasının biz karşı ana milli emeli budur. İçimizde, bir zamanlar Batı’nın kendileri üzerinde uyguladıkları zulümler sebebiyle bize kurtarıcı olarak tabiimiz olmuşlardan Grekler (Yunanlılar –Rumlar) , Slavlar , Romenler, Yahudiler, Ermeniler vb. de algı operasyonlarıyla buna göre ayarlamışlardır. Osmanlı dağıtılırken, tarihinde hep Balkanlarda Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan gibi “Küçük Hristiyan Devletçikler” kurdurulmuştur. Bu devletçikler, gerek isyanlar sırasındaki kuruluş aşamasında ve gerekse kurulduktan sonra, ana milli politikalarından birisi de “ülkeleri içinde ırkçı, safi ırk politikaları” gütmeleri olmuştur. Bunun net olarak anlamı, yukarıda bahsettiğimiz devletçiklerin içlerinde hiçbir Müslüman Türk unsurunu bilinçli olarak bırakmamak olmuştur. İşte asıl soykırım budur. Bunu, Amerikalı sağduyulu araştırmacı McCarthy, kitabında açık açık yazar. Balkanlardan 5 milyon Müslümanın baskılarla göç ettirildiği ve bir o kadarının da soykırımlarla öldürüldüğünden bahseder. Anlayacağınız, Osmanlının son döneminde “Müslüman Türksüz bir Balkanlar” istenmiş ve gerçekleştirilmiştir.
Bunu, tabii ki bu problemin kaynağı Büyük Devletler ve onların piyonu Küçük Devletçikler dile getirmezler, getiremezler. Bunu biz dile getireceğiz. Ermeni Meselesi gibi hayati bir meselesini henüz tam anlamıyla dile getiremeyen Türkiye hükümetleri ve üstelik de üniversiteleri “Balkanlarda Müslüman Soykırımları” nı nasıl dile getirebilirler? Türkiye’nin çıkmazlarından birisi de işte budur. Hatta içimizde eski bir diplomat ve büyükelçi Yalım Eralp gibi “Osmanlının zulmünden önce Yunanlılar , sonra biz kurtulduk” diyebilen Yunan ağızlı diplomatlarımız bile vardır. Üstelik de bunları, Atina’da Yunanistan’ın kuruluş yıldönümü bayramında yaptığı konuşmada söylemiştir. Bu saçma sapan söylemleriyle Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkmaktadır.
6-Tarihi meselelerde tarihçiler nasıl bir rol oynamalıdırlar? Türkiye tarihçilerinden bahsediyorsanız, maalesef, üniversitelerimize yönelik olarak buradaki tarihçilerimizin rolleri neredeyse bence sıfırdır. Bu konuda bile, hayati tarihi meselelerimize ışık tutanlar yine onların “alaylı” deyip alaya aldıkları, serbest tarihçi yazarlar olmuştur. Tarihçilerimiz yıllardır hep, padişahların analarını, kadınlarını, kızlarını, sünnet düğünlerini, içinde biraz da cinsellik aradıkları halde Harem hayatını vb. yazmışlardır. Bunların yazılması, Türk dış politikasına hiçbir “ilmi malzeme” kazandırmaz. Amerika ve Avrupa’nın birçok ülkelerinde tarihçiler, doktora, doçentlik ve profesörlük tezlerini hep dışişleri bakanlıklarından almışlardır. Bizde de bunlar yapılmalıdır.
7-Soykırım iddialarının asılsızlığı hakkında görüşleriniz nelerdir? Bizim arşivlerimizde soykırım iddialarını ispatlayacak hiçbir belge yoktur. Haliyle harp içindesiniz, emniyetiniz için her türlü tedbiri almak zorundasınız. Bu en tabii hakkınızdır. Doğu Anadolu’da Ermeni tebaa Osmanlı Devletine bağlılığını devam ettirse idi, tehcir yani göç ettirme olayı olmazdı. Yine haliyle, birbirlerine düşman taraflardan ölenler öldürülenler olacaktır. Ama bunlar, Türkler açısından bir ırkın bilinçli olarak yok edilmesine yönelik soykırım olayları değildi.
Cumhurbaşkanımız Sayın R.T. Erdoğan, “Bir tarihçiler komisyonu kuralım, herkes arşivini açsın, meselelere siyasiler değil tarihçiler karar versinler” demiştir ve demeye de devam etmektedir. Ama, karşı taraf dediklerimiz buna yanaşmamaktadırlar. Çünkü asıl suçlu kendileri ve arşivleri Türklerin soykırım yapmadıkları belgeleri ile doludur. Bu olup bitenler bile, Ermeni soykırım iddialarının tamamen asılsız olduğunu ve günümüzde sırf siyasette bir pazarlık unsuru ve aracı olarak kullanıldığını ortaya koyar.
8-Amerikan Başkanının açıklamalarını nasıl görüyorsunuz? ABD ne yapmak istiyor? Zaten bu, basında ve siyasilerimiz, birçok yazarlarımız tarafından yeteri kadar olup bitenlerin içyüzüne vakıf olarak değerlendirildi. Hepsinde özet olarak varılan sonuç, ben ona Bıden değil (Bidon kafalı olabilir mi diyeceğim) 24 Nisan’da yaptığı ”Soykırım yapıldı” açıklaması, tamamen siyasi amaçlı bir açıklamadır. Amerika’daki seçmenleri Ermeni lobisinin etkisinde kalmışlığın yanında, asıl olan, bölgesinde Amerika’nın kontrolünden çıkmış, kendi ayakları üzerine basarak süper güç olmaya çalışan Türkiye’yi bundan “Ermeni Soykırımı Sopası”nı da kullanarak vazgeçirmek ve ondan tavizler almak için pazarlık unsuru olarak kullanmaktır. “Bidon Kafalı” nın bütün hal ve hareketleri iyice sırıtmaktadır. Bir kere kendisi tarihçi değildir, üstelik de bir mahkeme değildir, konu hakkında Dünya’da hiçbir mahkeme kararı da yoktur. Buna, “Emperyalist politika güdüler ama, bu derece akılsız politika güdülmez” de diyoruz. Zaten, son yarım asra yakın süre içinde bütün Amerikan başkanları akıllarını iyice kaybetmişler, çok gülünç ve maskara olamaya başlamışlardır. Bu onları yıkacaktır.
9-HDP’inn Ermeni soykırım iddiasını desteklemesine dair görüşlerinizi alabilir miyiz?
HDP bir kere, geçmişteki selefleri gibi hakki, demokratik ve Türkiye partisi değildir. Kürt kardeşlerimizi basamak yapmak ve diline dolamak suretiyle, dıştan “algı operasyonlu” bir partidir ve aynı operasyonun sonucu PKK’nın siyasi uzantısıdır. 1821-1828 zaman diliminde, isyanları ve şiddet olayları ile “Bağımsız Yunanistan” ın kuruluşunda büyük rolü olan Etniki Eterya Terör Örgütü ve I. Dünya Harbi yıllarında “Bağımsız Ermenistan”ı kurmaya çalışan Taşnak ve Hıncak Terör Örgütleri ne ise, PKK da tarihin bir tekerrürü olarak bunların günümüzdeki devamı ve benzeri bir terör örgütüdür. Yayılmacılık ve sömürgecilik emellerini gerçekleştirmek için Etniki Eterya’yı kendi ülkesinde Çarlık Rusylası, Taşnak ve Hıncak Örgütlerini ise İngiltere kurmuştu.. PKK ise, genelde Amerika tarafından Ortadoğu’da onun emellerine hizmet eden bir terör örgütü olarak kurulmuştur. Bunlar tarafından adı geçen bölgede 14 Mayıs 1950’de “jandarmaları” yapılandırılmasında kurulan “Küçük İsrail”in Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Yair Golan bile, 12 Eylül 2017’de “PKK bize hizmet ediyor” diyebilmiştir. Peki, Türkiye hükümetleri İsrail’e bir nota vererek, “Gel bakalım PKK size nasıl hizmet ediyor?” diye sorabilmiş midir? Ne gezer! Türkiye’nin terörle mücadelede uğraştığı hep Bataklığı kurutmak değil, onu üreten sivrisineklerle mücadele olmuştur. Bu sebepten PKK terörü bitmez. Kıyamete kadar sürer.
HDP şimdiye kadar hangi milli meselemize ve TBMM’nin milli ortak kararlarına imza atmıştır ki, son TBMM kararına imza atsın? Bugün sağduyulu Ermenilerin bile, “Bu mesele de ne Ermeniler ne de Türkler suçluyuz, asıl suçlular, bizleri emperyalist emelleri uğrunda kullanmak isteyen Emperyalist Büyük Devletlerdir” dedikleri halde ve üstelik de Doğu Anadolu’da Müslüman nüfusa oranı % 20 olan Ermeni azınlığın % 80 Müslüman Türkler, Kürtler ve Çerkezlerden meydana gelen çoğunluğa karşı , asıl bunları göce zorlamak ve soykırıma tabi tutarak “Müslümansız bir Ermenistan” meydana getirmek emeli de bilindiği halde, HDP’nin görüşlerinin ne anlama geldiği apaçık kendisini gösterir.
Böyle bir parti ABD veya Kıta Avrupası’nın herhangi bir ülkesinde olsa idi yaşatılabilir miydi? Hiç sanmıyorum. Samimi Müslüman Kürt kardeşlerimizi üzerlerinde oynanmak istenen oyunları görerek uyanık olmaya çağırıyorum.
10—Son olarak neler söylersiniz? Genelde, ilk veya son söylenmesi gerekenleri söyledik. Bir zamanların başbakanı Turgut Özal, Ermeni soykırım iddiaları karşısında, kuru –sıkı olarak “Bir atımlık kurşunları vardır, onu da atarlar, artık bize bir şey olmaz” dememiş miydi? Zaten Joe Bıden de bize karşı son kurşununu attı veya son geçersiz kozunu oynadı. Bundan aleyhimize bir şey çıkmaz kanaatindeyim. Anlayacağınız, “İt ürür kervan yürür”. ABD ne kadar dirense de Türkiye bölgesinde ve hatta dünyada süper güç olmaya devam edecek, ona karşı, “onu yola getirmek için” denilerek Ermeni soykırımı iddialarında ısrar edenler tarihe mizahi ve gülünç olarak geçeceklerdir.
Bütün bu anlattıklarımı yerli, yabancı kaynaklar ve arşiv belgelerine dayalı olarak daha geniş boyutlarda öğrenmek isteyenler, benim 11 inci baskısı yapılan “Ermeni Meselesi Nedir Ne Değildir” isimli kitabımı okuyabilirler.
İlginize teşekkür ederim.
Süleyman KOCABAŞ
Tarihçi Yazar
kocabassuleyman@gmail.com