Sekülerleşme kavramı içinde barındırdığı yabancı bir tınıdan dolayı toplumda gerektiği kadar tartışılmış bir olgu değildir. Halbuki son üç yüzyıllık modernleşme tarihimiz göz önüne alındığında, sekülerleşme bağlamında epey uzun bir yol katedilmiştir.
Geçen hafta sonunda Daru’l-Fünun İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Birlik Vakfı’nın birlikte düzenlediği “sekülerlik çalıştayı” çerçevesinde sunulan bildiriler ve müzakereler konunun neredeyse her boyutuna değinen bir genişlikte gerçekleşmiştir. Özellikle Türkiye pratiklerine değen tartışmalar içinde yaşadığımız sorunların nasıl halledileceğine dair önerileri de birlikte getirmiştir. Bu vesile ile Fakülte dekanı Yaşar Düzenli bey ile Birlik Vakfı’ndan Av. Mehmet Alacacı, Hüseyin Öztürk ve Hüseyin Gözgü beyler başta olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Bu çalıştayda sırasıyla Mustafa Tekin’in “Sekülerliğin (Dünyevileşmenin) Tanımı ve İçeriği”, İhsan Toker’in “Müslüman Ortamlarda sekülerleşme Problemleri”, Celaleddin Vatandaş’ın “Tüketim Bağlamında Sekülerleşme” ve Saniye Vatandaş’ın “Dindarlık Bağlamında Sekülerleşme” isimli bildiriler sunuldu. Türkiye’nin farklı üniversite ve fakültelerinden hocalar da müzakerelerde bulundular.
Zaman ilerledikçe bilimin keşfettiği alanlar arttıkça, dinin gerileyeceği şeklindeki erken sekülerleşme teorisi, bugün geldiğimiz noktada eleştirilmektedir. Özellikle Peter L. Berger’in klasik sekülerleşme teorisinden vazgeçişi ve yeni geliştirilen sekülerleşme teorileri burada etkili olmuştur. Bazı yaklaşımlara göre, sekülerleşme ile dinileşme eğilimleri aynı aynı ve eklektik biçimde devam etmektedir. Hatta kimilerine göre desekülerleşme denilen bir dinselleşme eğilimi gözlemlenmektedir.
Aslında Mircea Eliade’ın da belirttiği üzere dindışı insan modern zamanların bir kurgusudur. Dolayısıyla bana göre pure seküler bir insana rastlamak kanaatimizce mümkün değildir. Günümüzde kurumsal dinde zayıflamalar bulunmakta, insanların dine başvurusunda zayıflamalar gözlemlenmektedir. Fakat yanı sıra Yeni Dini hareketler ve dinimsi yapılara olan eğilimler de artmaktadır. Hatta günümüzde “spritualist eğilimler” diyebileceğimiz hareketler dinsellik üretmektedirler.