YENİ ANAYASA ISLAHAT DEĞİL İNKILAP ANAYASASI OLMALIDIR
MAKALE
Paylaş
08.06.2021 12:45
15.687 okunma
Mehmet Aktan

(Bu yazımız daha önce de yayınlanmıştı. Ancak yeni Anayasa yapımı yeniden gündeme gelmiş olduğundan tekrar yayınlıyoruz.)

            Önceki iki yazımızda “YERLİ VE MİLLİ ANAYASA NASIL YAPILIR” ve “ANAYASA YAPILIRKEN REFERANS NOKTALARIMIZ NELER OMALIDIR” Başlıklı yazılarla yapılması düşünülen anayasayla ilgili görüşlerimizi aktarmaya çalışmıştık.

            Geçtiğimiz iki haftada kaleme aldığımız yazılardan, yapılacak anayasanın bir ıslahat anayasası olmayıp inkılap anayasası olması gerektiği hemen anlaşılır.

            Öbür türlü, şurasını burasını değiştirerek yerli ve milli bir anayasa yapmak mümkün değildir. Zaten, 1982 anayasası bölük pürçük değiştirilerek yamalı bohçaya döndürülmüş olduğu için hep şikâyet mevzuu ediliyordu.

            Sayın Cumhurbaşkanı’ mızın son açıklamaları, belki şeklen değil ama, esas itibariyle yine önceki anayasanın birkaç maddesinin değiştirilmesinin hedeflendiği izlenimini uyandırmaktadır.

            Değerli okuyucu;

            Batı’ nın maddi medeniyetteki göz kamaştıran başarılarına bakarak, onlara karşı kapıldığımız aşağılık kompleksi nedeniyle, manevi medeniyet konusunda da onlara benzemeye çalışma gayretimiz neredeyse iki asırdır devam etmektedir. Ancak bu durumun sonuçları ortadadır. Maddi medeniyet konusunda özellikle son zamanlarda önemli merhaleler kat’ etmiş olsak da, manevi medeniyet konusunda gittikçe geriye gittiğimiz hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir.

            Bireysel ve sosyal ortalama ahlâk seviyemize baktığımızda epeyce aşağılara inmiş durumdayız.

            Manevi medeniyetimizin temel taşları olan:

            Sabır, şükür, kanaat sahibi olmak, iman ve ilme değer vermek, haksıza karşı sert, haklıya karşı mutedil (ılımlı) olmak, sevgi, saygı, tevekkül, kadere rıza, hakka rıza, samimiyet, adalet ve hakkaniyet anlayışı, diğerkâmlık (Empati yapma), sorumluluk duygusuna sahip olmak, basiretli ve ferasetli olmak, feragat sahibi olmak, hayatta olumlu gayeler edinip, bu gayeler uğruna azimle çalışmak, amaca ulaşmak için her şeyi mubah görmemek, fedakar ve vefakar olmak, cömert olmak,  gaflet ve hıyanetten uzak olmak, dürüst olmak, temiz olmak, hoşgörülü olmak, kıymet bilmek, hak bildiğini söylemekten kaçınmamak, yalan şahitlik yapmamak, insanların kusurlarını gizli gizli araştırmamak, sırlarını ifşa etmemek, alçakgönüllü olmak, başkalarını aşağı görüp aşağılamamak, nazik olmak, mesleğini, işini, görevini en güzel şekilde yapma gayreti içinde olmak, iyi işlerde yarışır olmak, iyiliği emredip kötülükten men etmek, ailemize, akraba ve hısımlarımıza, komşularımıza, münasebet halinde olduğumuz insanlara iyi davranmak, onların hak ve menfaatlerine tecavüz etmemek,

            Gibi insanı insan, toplulukları toplum yapan hasletleri benimseyip hayatımızın mihenk taşları haline getirmek,

            HÜLASA; SADE VE SAMİMİ MÜSLÜMANLAR OLMAK ŞİARIMIZ OLMALIDIR.

            Pekâlâ biz bu değerler karşısında hangi noktalardayız? Hangi seviyelerdeyiz?

            Eğitim sistemimiz, aile içi ve sosyal eğitimimiz, insan ve toplumumuza yukarıda arz etmeye çalıştığım insani özellikleri kazandırma hedefine ulaşmaya mı, yoksa sadece ve sadece haklı haksız birtakım hedeflere ulaşıp, menfaatler kazandırmaya mı matuftur?

            Çocuklarımıza, derslerinde başarı kazanmayı hedef gösterip, ödüllendirmemiz başarı derecesine göre mi oluyor, yoksa başarının yanında ara sıra (!) hayır öğütler verdiğimiz de oluyor mu?

            Devletimizin eğitim sistemi sizce vali yetiştirmeye mi yönelik, adam yetiştirmeye mi?

            Bilirsiniz, oğlunun hallerine bakıp da zaman zaman; “Sen adam olmazsın (!) “ diyen vatandaşın oğlu, azmedip çalışıp okuyarak vali olmuş. Sonra da babasını jandarmayla makamına getirtip sormuş; “Bana sen adam olmazsın derdin. Bak ben vali oldum Baba(!) adam olamaz mıymışım? “Diye sorduğunda, adamın cevabı ; “ Oğlum ben sana adam olamazsın derdim, vali olamazsın demezdim ki ! Sen vali olmuşsun ama yine de adam olamamışsın! Eğer adam olsaydın, babanı ayağına getirtmezdin “diye karşılık vermiş. Bu anlatılan gerçekten yaşanmış mıdır bilinmez, ama; Vali olmakla adam olmak arasındaki farkı gayet güzel ve çarpıcı bir şekilde anlatan bir darbı mesel.    

            Değerli okuyucu, özetlemek gerekirse açıklamaya çalıştığım konular:

Değer yargılarımızın nelerden ibaret olması gerektiğiyle ilgili.

            Ne yazık ki yukarda arz etmeye çalıştığım değer yargıları, toplumumuzun günümüzdeki içtimai ve beşerî değer yargıları konumunda değil. Günümüzdeki geçer akçe değer yargıları; insanoğlunun üç temel zaafına konu olan değer yargıları: Servet, Şöhret (Makam-mevkii) ve şehvet!

            İnsan ve toplumumuz emek ve mesaisini bu üç zaaf konularına ulaşmak için harcıyor!

            Elbette, herkesi böyle suçlamak mümkün de değil doğru da değil. Ancak genel olarak bir değerlendirme yapıldığında varabileceğimiz sonuç maalesef bu.

            Neden bu noktaya geldik sorusuna verilecek cevap ise: İki asırdan beri Batı’ nın maddi medeniyet (Bilim, teknoloji, ekonomi, refah) konularındaki baş döndürücü gelişmesinin gözümüzü kamaştırmış olmasından kaynaklanan Batı hayranlığı, aşağılık kompleksidir. Bu duygularla, Batı’ nın gelişmiş maddi medeniyetini yegane medeniyet sanıp, manevi medeniyeti unutmuş olmaktır.

            İzlediğimiz TV dizilerinde son derecede varlıklı ailelerin, manevi medeniyetten mahrum bir hayatta ne türlü sıkıntılar, gerginlikler, stresler, ıstıraplar, çekişmeler, çatışmalar, ihanetler, kavgalar, cinayetler yaşadıklarına şahit oluyoruz.

            Ne var ki, bunca varlık, refah ve konfora rağmen, insanların yaşadıkları cehennem, bize fazla bir şey anlatmıyor!

            İnsanların huzur ve mutluluğunun en baş sebebinin manevi medeniyet değerlerinin yürürlükte olması gerektiğinin farkında bile değiliz!

            “Azıcık aşım, ağrımaz başım”,

“İki gönül bir olunca samanlık seyran olur! “,

“Kefenin cebi yok”, “Gözünü toprak doyursun! “, “Az kazan, helal kazan”,  

“Eline, beline, diline sahip ol! “

“Komşusu aç yatan bizden değildir!

Gibi atasözü ve düsturlarımız,

Allah hayırlı helal bol kazanç versin, Allah işini rast getirsin, Allah iyilerle karşılaştırsın, Allah ayağına taş değdirmesin, Allah şaşırtmasın, Allah zihin açıklığı versin, Allah kolaylık versin, Allah akıl fikir versin, Allah şifa versin, Allah rahmet eylesin, Allah bereket versin, Allah sıhhat, huzur ve mutluluk versin,

Gibi insanı insan yapan, toplumu toplum yapan onlarca dualarımız unutulmaya yüz tutmuş, ya da sadece dilimizde kalmış gibi görünüyor!

Bu nedenle yapılacak yeni anayasanın, bizim maddi medeniyet alanında çağın zirvesine çıkmamızı sağlayacak bilim, teknoloji ve ekonomiye ulaşmamızı sağlayacak yollar açması gerektiği gibi,

Bundan da önce; insan ve toplumumuzu sıhhat, huzur ve mutluluğa kavuşturacak değer yargılarımızın ikame edilmesini sağlayıcı özellikler taşıması gerektiği asla unutulmamalıdır.

Geçmişimiz, bizi her iki konuda da zirveye taşıyacak manevi ve milli değerlerimizle doludur. Bizim hiçbir başka medeniyet değerlerine ihtiyacımız yoktur. Aşağılık kompleksine kapılmamıza neden olacak başka bir medeniyet dünyada mevcut değildir. Bu bir hamaset değil gerçeğin ta kendisidir!

İnsan ve toplumu sıhhatli, mutlu ve huzurlu kılacak medeniyet değerleri yaratılışına uygun olan değerlerdir. Yaratılışına en uygun değerler ise, Yaratan’ ın, yarattığına bildirdiği medeniyet değerleridir. Çünkü yaratılanın nasıl mutlu olacağını en iyi bilen elbette Yaratan’ dır!

Anayasamızı yapacak olanlara Yüce Allah’ tan üstün basiret ve keskin feraset nasip etmesini diliyorum. Allah’ a emanet olunuz. 

Av. Mehmet AKTAN
03.03.2021

           

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya