Bu soruya cevap olarak elbette Müslüman olsun olmasın insanların sayısız çözüm düşünce ve teklifleri var.
Ancak gerçek şu ki; durumu, efradını cami, ağyarına mani ortaya koyup, ortadaki realiteye uygun bir çözüm önerisinde bulunan pek az.
Yanlış çözüm tekliflerinden bahsetmek yerine, bir durum değerlendirmesi yapıp, sonucuna göre çözüm tekliflerinde bulunmak arzusundayım.
Değerli okuyucu;
Savaş aslında, İslâm Dünyası ile, başta Siyonizm olmak üzere Siyonizm’in at uşağı durumundaki g. müslimler arasında cereyan etmektedir.
Bu nedenle; Müslümanların güç ve kudretleriyle gayri Müslimlerin güç ve kudretlerinin karşılıklı olarak eksiksiz, fazlasız ve yanlışsız ortaya konup mukayese edildiği bir durum değerlendirmesi yapılması gerekiyor.
A-İslâm Alemi’ nin güç ve kudretlerinin dökümü:
Başak güç durumunda olan Ülkemiz’ in siyasi, ekonomik ve askeri gücünü ele alırsak; siyasi, ekonomik ve konvansiyonel askeri güç olarak bölgemizde birinci sırada olduğumuz kabul edilmeli.
Buna mukabil küresel güç olmaktan çok uzak olduğumuz da tartışmasız.
Öte yandan, diğer İslâm Ülkeleri ve Türk Dünyası Teşkilâtının müttefik kapsamındaki güçlerinin de toplam olarak İslâm Dünyasının küresel güç olmasına yetmeyeceği de tartışmasız.
Bize sempatisi olan, g. müslim devletlerin kayda değer bir güçlerinin olmadığı da aşikâr.
B-Siyonizm ve g. Müslimlerin siyasi, ekonomik ve askeri gücünü ele alırsak:
Siyonizm, dünyamızın tüm siyasi, ekonomik ve askeri süper güçlerinin ve hatırı sayılır güçlerinin kontrolünü sağlamış bulunmaktadır.
Siyonizm; gayri insani, popüler felsefelerle ahlâktan soyutladığı insanları meşru ya da gayri meşru yollardan elde ettiği sermayeyle satın alarak siyasi, kültürel, san’ atsal, medyatik, sosyal, askerî vs. yetki mercilerine yerleştirerek üzerlerinde inisiyatif kurmuş, bu suretle, dünyaya hâkim olmuş gözükmektedir.
Bu durum tespitinden sonra; İslâm Alemi’ nin bu tarihte düşmanla askeri mücadeleye girişmesi siyasete uygun gözükmemektedir.
Tarih, durum muhasebesi yapmadan düşmanla savaşa girip tarihin derinliklerine gömülmüş toplumlarla doludur.
Müslüman; dünyanın en muhteşem inkılâbı olan İslâm İnkılâbı’ nı örnek alıp ona göre tavır takınmak durumundadır.
Hicret’ e kadar Mekke’ de Müslümanların maruz kaldığı hakaret, zulüm, işkence ve kıtale rağmen, karşı konulmaması bize bir şeyler anlatmalı!
Efendimiz (S.A.S.) in Taif’ te maruz kaldığı muameleye rağmen, beddua dahi etmemesi bize bir şeyler anlatmalı!
Sonrasında; Bedir, Uhud ve Hendek harpleri,
Sonra Hudeybiye Muahedesi,
Sonra Mekke’ nin kimsenin burnu kanamadan fethi, bize bir şeyler anlatmalı!
Hicret’ e kadar gizli tebliği de içine alan geri çekilme stratejisi,
Hudeybiye sözleşmesine kadar ki savunma stratejisi,
Mekke’ nin fethiyle taçlanan taarruz stratejisi.
Devamında Medine Sözleşmesiyle kurulan Medine Devleti’ yle g. Müslimleri de devlet çatısı ve koruması altına almış, Kisra ve Konstantin’ e gönderdiği İslâm’ a davet mektubu ve elçileriyle cihanşümul bir Din olduğunu ilan etmiştir.
Çünkü Yüce Din’ imiz önce kalpleri ve gönülleri fethedip, bu suretle ülkeleri de fethetme yolunu izlemiştir.
Çünkü İnkılâp; kalplerde, gönüllerde, akıllarda ve davranışlarda köklü değişiklik demektir.
Bu açıdan bakıldığında İslâm İnkılâp Hareketi, dünya tarihinin en muhteşem inkılâbıdır!
ŞU HALDE: MÜSLÜMANLARIN YAPMASI GEREKEN EN ACİL ŞEY, İSLÂM İNKILÂP HAREKETİ” Nİ EMSAL ALARAK YENİDEN BİR İSLÂM İNKILÂP HAREKETİ BAŞLATMALARIDIR
Bununla beraber: Elbette, Müslümanlar sahip oldukları tüm imkan ve vasıtalarla İsrail zulmünü dünyaya haykırıp, Müslüman olsun olmasın tüm insanlığın, hatta düşman safların daki insanların dahi kalp ve gönüllerine hitap ederek, mezalimi durdurmaya çalışmalıdır.
Hamas ve Hizbullah’ ın, destekçilerinin hangi inkılâp hareketini örnek alıp da mağdur ve mazlum Filistin’ i ateşe attıkları bilinmez!
Ülkemiz’ in Türk ve İslâm Dünyalarını bir araya getirme yolunda, savunma sanayii ve ekonomik gelişme yolunda kaydettiği hızlı gelişmenin önünü kesme isteyen düşman oyununa gelip gelmediği de meçhul!
Allah; feraset, basiret, gayret ve cesaretimizi artırsın İnşaallah.
Allah’ a emanet olunuz…
Av. Mehmet AKTAN