Beraber yaşamak, toplumların ve fertlerin ; fedakarlık, karşılıklı saygı ve hoşgörü ilkelerini kendi içlerinde yaşamaları ile mümkündür. Bunu aynı apartmanda oturmaktan tutun da, aynı şehirde, aynı devlet sınırları içinde, hatta komşu devletler arasında bile görmeniz mümkündür. Yani beraber yaşama iradesinin sınırı yoktur.
Burada bir apartmanda farklı farklı kültürlerin içinde, ayrı ayrı inançlara bağlı komşuların beraberce nasıl yaşadıklarını anlatacak değilim. Zaten bu konuda herkesin bir hikayesi vardır.
Yazıda sadece; Filistinlilerle İsrail’in ilişiklerini konu edineceğim.
Lafı uzatmadan, ”bunlar birlikte yaşayamaz mı” demek istiyorum.
İsrail’in zorla toprak almasını, adım adım 1948’e kadar gelip, orada bir devlet kurmalarını, hatta şimdi asla kabul etmediğimiz katliamı daha sonra başka bir yazıda anlatmak üzere, iki toplumunun beraber yaşama iradesine sahip olup olamayacağını anlatmak istiyorum.
İsrail ile Filistinliler sınır.Hatta,Batı Şeria ve Gazze,israil’e idari olarak bağlı iki eyalet.Filistinlilerin ayrı ayrı yöneticileri var.Ama genel idare İsrail’de.. Her iki toplum da kendi inanç ve kültür varlıkları içinde ayrı ayrı yaşıyor. Ortak sınırları olduğuna göre (sınırdaş olmasalar bile )insani ihtiyaçları ,ulusal ve uluslararası ilişkiler ve komşuluk ilişkileri, onları birbirlerine muhtaç edebilir. Mesela bugün bir Filistin’li, İsrail’in ördüğü 4 metrelik duvarın nizamiyesinden girip, içeride bir Yahudi’nin işinde çalışıp akşam evine dönebilir.Hatta şimdi bile bunun örneği vardır.Savaşlar istisnadır. Birlikte yaşamak, her gün yaşamaktır.
Birlikte yaşamanın şartları her zaman bulunabilir. Bu, herkesin kendi varlığını korumasına engel değil.
Tarihin derinliklerine girince; bunun örneğini çok defa ve daima görmek mümkün. Mesela, Osmanlı döneminde her gün savaş mı oluyordu ?Veya savaş olmadığı zaman insanlar ne yapıyordu? Söğüt’te bir Türk devleti var. Etrafı hep Bizans ..Savaş yok o yıl. Bütün civar halkı büyük bir meydanda pazar kurulduğunda; Rum da, Türk de kendi malını getiriyor. Bir birlerinden alış-veriş yapıp , akşam olduğunda herkes kendi evine gidiyordu. Pazarda; ”sen Rum’sun, sen Türk’sün diye kavga olmuyordu. Onlar, ticaret yapıyorlar ve para kazanıyorlardı. Ve beraber yaşıyorlardı.
Daha ilerisine gidelim..
İslam Peygamberi, Mekke’den adeta kovulmuş. Medine şehir devletine sığınmış. Orada kendi ile göç etmiş (kendinden önce veya sonra) 1.500 kişilik bir koloni kurmuş. Ama şehrin göçden önce orada yaşayan müstemir bir halkı var. Onların sayısı 8.000 veya 8.500 civarında. Ve o insanların hemen hepsi Yahudi...Yani Medine şehir devletinin nüfusu o zamanlar 10.000 civarında. Müslümanların sayısı azınlık olacak kadar az. Şehirde Hristiyan çok az. Belki yok. Yahudiler çoğunluk..O zaman büyük Yahudi aşiretleri veya sülaleleri vardı Medine’de. Ben-i Kurayza, Ben-i Nadir. Ben-i Kaynuka gibi..Bunlar Medine ticaretini ellerinde tutuyorlardı.Şehrin yönetimini de..Müslümanlar adım adım ileride yönetime ortak oldular.
Peygamberimiz tüm Yahudi liderleri ile gürüştü. İş, sadece ticaret değil o zaman. Şehrin korunması ve can güvenliği tedbirleri de var..
Hicret’in 2.yılında Medine Vesikası yapıldı. Yani (belki) ilk yazılı anayasa. Medine Vesikası 47 madde. 47 maddelik anayasanın çoğu maddeleri şehrin nasıl korunacağı ile ilgili. Ve emniyet tedbirleri ile ilgili.
Şimdi olaya bakalım.. Anlaşma yapılan insanlar Yahudiler. Metinde,Yahudi mahallesine bir saldırı olursa, müslümanlar ne yapacak, müslüman mahallesine saldırı olursa, Yahudiler ne yapacak onlar yazıyor. Şimdi savaşan iki dinin mensupları o zaman işbirliği yapmış.
Geçmişte olmuş şeyler bu gün de yapılabilir. HAMAS, arı kovanına çomak sokmadan, İsrail de soykırıma varan katliama yönelmeden birlikte yaşama yolları bulmalıdırlar.Bütün dünya da görüş açılarını değiştirmelidir.Hayatın tümü savaşla ve silahlı çatışma ile geçemez.
İnsan fıtratının özelliklerinden birisi neslini korumaktır.Filistinliler, bu politika ile nesillerini koruyamaz ve geliştiremez.Filistinli çocuğa,”..büyüyünce ne olacaksın”dediklerinde çocuk;”..biz büyüyemeyiz ki.” demiş . Olayın özeti budur.O zaman nesiller kaybolur.Gelecekte büyük işler umduğumuz enerji, istikbale umutla bakamaz. Yani ille beraber yaşamak ..İlle beraber yaşamak...