Suriye’de yıllar süren iç savaş ve zulüm, devlet başkanının ülkeden kaçması ile ve orada menfaat iddia edenlerin hiç birisinin müdahalesi de olmadan 13 günde bitirildi. Fırat’ın tüm batı yanı muhalif grupların eline geçti. Devlet Başkanlığı binaları ile diğer resmi devlet kurumları da kontrol altına alındı. Yani, nerede ise sessiz bir devrim yaşandı..
Bölgede menfaati olduğunu iddia eden (aslında Suriye’de bulunmaları bir emri vakiye dayanan ve hiçbir hakları olmadığı halde orada duran) büyük devletlerin SMO,HTŞ ve tüm muhaliflerin askeri harekatana karşı çıkmamaları manidardır.
Bunlar, “kurt puslu havayı sever” misali, muhaliflerin üst kurumu HTŞ’nin askeri başarısı sonrası siyasi gelişmeler başladığında birer birer ortaya çıkacaktır. Nitekim, hemen işin başında AB adına Almanya ve Fransa Dış İşleri Bakanları Şam’ı ziyaret etmişlerdir. HTŞ lideri S. Arabistan’a davet edilip muhtemel gelişmeler için “yoklama “ yaptırılmıştır.
Burası, işin siyasi gelişmeleri için beklenen bir durumdur. Bu,orada sınırı ve menfaati olmadığı halde güç bulunduran devletlerin muhtemel planlarının özetidir.
Suriye’nin huzuru ve bütünlüğü en çok Türkiye’yi ilgilendirir.Zaten bu konudu en çok bedel ödeyen Türkiye’dir.Sınırlarımız ötesindeki bir hareket,devlet bütünlüğümüzü ve sınır güvenliğimizi tehdit etmektedir. Emperyalist devletlerin iradesi ile güneyimizde kurulacak bir siyasi yapının Türkiye’nin aleyhine olma ihtimali çok yüksektir.
Geçen yazımda; “ana karanın güvenliği sınırlarımızın dışından başlar” demiştim, Sath-ı Müdafaanın Sırları diyerek…Bu bakımdan, bu yazının bir bölümü o yazının devamı sayılabilir…
Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlama hareketi, Esat’ın daha işbaşında olduğu zaman başlamıştı. “Barış Pınarı Harekatı”,”Zeytin Dalı Harekatı”, ve “Fırat Kalkanı Harekatı”dediğimiz operasyonlar ile..Bu harekatlar, uluslararası anlaşmalarla bize verilen bir haktı. PYD güçlerinin Akdeniz’e açılmasını engellemeye ve sınır güvenliğine yönelikti. Ayrıca Türkiye,burada muhalif güçlere lojistik destek veriyordu. Ve eğitim de.. Böylelikle Türkiye, Eset’in kaçmasından ve muhaliflerin Şam’ı kontrol atına almasından önce Afrin, Azez ve Resulayn gibi şehirlerin yanında 1000 kadar yerleşim yerini kontrol ediyordu. Buralar 8.883 km2.dir. Isparta ili kadar nerede ise..
Sınırlarımızı ana karanın dışından kontrol etmek istiyoruz. Ancak ülkedeki yönetim de bunu onarsa, yeni yönetim pusuda bekleyen kurtların baskısına direnirse ve silahlı Suriye grupları arasında bir ihtilaf çıkmazsa..
Suriye’de silahlı 15 kadar grup var. Bunların isim olarak ve siyasi amaç olarak o kadar farklı özellikleri
var ki,”ne alaka” dememek elde değil..Horasan Grubu var. İmam Buhari Grubu var. Nureddin Zengi Tugayları Grubu var. Ve daha çok grup var..Bunlar, şimdi zafer coşkusu ile birbirlerine muhalefet etmiyor. Ama zaman içinde yani 13 yılık direniş içinde birbirleri ile de savaştılar. Mesela; HTŞ ile Nureddin Zengi Grubu birbirleri ile silahlı çatışmaya girdi. HTŞ, Nureddin Zengi Tugaylarını yendi. Onlar da ülkenin kuzeybatı bölümündeki Türkmen bölgesine geçtiler ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu(SMO)na katıldılar.
Bir de civar devletler ve süper güçlere vekaleten savaşanlar var.PYD bunların en büyüğü.ABD onları destekliyor.İşin o tarafına şimdilik girmiyorm..
Bu arada şunu da belirtmek gerekir. Nureddin Zengi hareketi Suriye Türklerinin hareketidir. Nureddin Zengi, Şam’ın Halep’in ve Suriye’nin gerçek sahibidir. Nureddin Zengi’nin dedesi, Malazgirt Meydan Savaşında, Alpaslan’ın sol yanında duran büyük bir komutandı. Savaşta sağ yanında Danişment Gazi vardı. Solunda da Aksungur Gazi..
Aksungur, Sultan Melikşah zamanında Halep’e vali olarak tayin olundu. Aksungur kısa zamanda Fırat’ın doğusuna da batısına da hakim oldu. Sınırlarını genişletti. Öldüğü zaman İmedettin Zengi yönetimi ele aldı. O da ölünce Seyfettin ve Nureddin kardeşlerden birisi, Fırat’ın doğusunda, birisi batısında kendi yönetimlerini kurdu. Batıda Nureddin.. Ağabeyi Seyfettin Doğu’da ..Aslında Zengiler Oğuz’un Avşar Boyu’ndandır. Halen Halep’te Avşar’ın en büyük aşiretlerinden biri Kuttubeyoğulları varlıklarını sürdürmektedirler.
Nureddin Zengi öldükten sonra karışıklıklardan istifade eden Selahaddih Eyyübi yönetimi ele aldı.Ve Zengi yönetimi bitti.
İşte böyle.. Suriye Türkleri 1000 yıl önceki hatırayı unutmadı. Onun için Nureddin Zengi’nin hatırını yad ediyorlar, adını yaşatıyorlar..
Başa dönersek..
Suriye’deki olaylar ve gelişmeler konusunda daha bir çok kalem yazı yazılabilir. Konu çok çünkü..
Suriye’de kurtlar işin diplomatik ve siyasi yönü ile ilgileneceklerinden şimdiye kadar başlarını kaldırıp seslerini çıkarmadı demiştik. Ülkedeki silahlı gruplar birbirine düşmezse birlik daha kolay kurulacaktır
Husumet , harbin başarı ile bitmesinden sonra başlar.Harp esnasında hedef tektir.Düşman tektir. Ortalık durulduğunde herkes yeni bir hesaba girişebilir.Yani ihtilaller harpten sonra olur. Bu oyuna gelmemeli muhalif gruplar,yani şimdi itikadar olanlar..Pusudakiler bunu gözlüyor.Küçük bir ihtilafı büyütürler. Türkiye’nin gücü yettiği ölçüde Suriye’nin birliğini tavsiye etmelidir derim ben.. Muhaliferin büyük kısmına sözü geçiyor nasıl olsa..Suriye’nin istikrarı güney sınırlarımızın teminatıdır.