İnsanın bu dünyadaki sorumluluğu, hayatı dolu dolu yaşamak, kendini gerçekleştirmek ve insanlık tecrübesine kendi içinde bulunduğu zaman ve mekan içinde aktif olarak katılmak ve şahit olmaktır. Bulunduğu zaman ve mekan içinde hayata katılmak ve şahitlik etmek, her bireyin ahlaki, manevi, duygusal, düşünsel ve insani görevidir. Hayat kültürünün başını, ortasını ve sonunu, hayata katılmak ve şahitlik etmek ilkesi oluşturmaktadır. Hayat kültürü, hayatın sürekli olarak yaratılmasını, yenilenmesini, diriltilmesini ve tazelenmesini kapsamaktadır. Hayatı yaratamayan, yenileyemeyen, diriltemeyen ve tazeleyemen anlayışların oluşturduğu kültürler, hayatı köhneleştirmeye, çürütmeye ve yok etmeye çalışmaktadırlar.
Hayat kültürü, bireyi, hayatın çocuğu yapmaktadır. Hayatın çocuğu olan bireyler, insan onuruna ve özgürlüğüne saygı duyarlar, hayatın en yüce değer olduğunu benimserler, yeryüzündeki bütün hayat süreçlerini korumayı ve saygı göstermeyi kendi asli görevleri olarak kabul ederler. Hayatı korumak, geliştirmek ve saygı göstermek, hayatın çocuğunun asli işidir. Gerçek maneviyat ve ahlak, hayata yapılan her türlü yatırımdır. Hayatı korumak, geliştirmek ve diriltmek için yapılmayan bütün işler ve emekler, ahlak, hukuk ve maneviyat kapsamında değerlendirilmeyi hak etmeyen verimsiz ve yıkıcı işlerdir. Birey, hiçbir otoriteye bağlı ve bağımlı kalmamalıdır. Birey, bağımlı köle statüsünde hiç kimseye hizmet etmemelidir. Hayatın çocuğu olarak birey, sadece hayata hizmet etmelidir.