I. GİRİŞ
Yaratılışı itibariyle toplumsal bir varlık olan insan, tek başına bütün ihtiyaçlarını karşılayamadığı ve yetkinliklerini gerçekleştiremediği için toplum halinde yaşamak zorundadır. İnsanların birlikte yaşadıkları her yerde ise, barış ve düzen içinde bir hayatın tesisi ve devamı için, adalete dayalı hukuk kurallarına ve bu kuralları eşit ve tarafsız olarak uygulayacak devlet mekanizmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Böyle bir toplumsal yapıda erdemli bir yönetimin elinde hukuk ve devlet mekanizmasının doğru işlemesi ve insanları mutlu kılması ideal bir hedef olmakla birlikte, tarihi gerçekler bize ahlaki erdemlerden uzak toplum ve devlet yönetimlerinin de var olduğunu göstermektedir.
Erdemli bir toplum ve devlet yönetiminde bireylerin mutlu olma ve erdemli yaşayabilme imkânları fazlasıyla bulunmasına karşılık, erdemsiz yönetim mekanizmasının hâkim olduğu toplumsal yapılarda az sayıda olan ve yalnız/garip kalan erdemli insanların mutlu olabilmeleri ve ahlaklı kalabilmeleri oldukça zordur. Ancak zor olmakla birlikte bu imkânsız değildir. Ahlaki değerlere inanmış olan her birey, hangi ortam ve şartlarda olursa olsun hiç bir kötülüğe bulaşmadan hayatının amacı olarak gördüğü değerleri yaşamaktan asla vazgeçemez, vazgeçmemelidir.
İslam siyaset felsefesinde, filozof ve düşünürler erdemsiz toplumlarda ahlaklı kalmanın yol ve yöntemlerini inceleyerek böyle krizli ortamlardan kurtulmanın temel şartının, insanın ruh ve bedenden oluştuğu gerçeği dikkate alınarak onun doğru eğitilmesi olduğunu, yani böylesine çetin bir sınavı kazanabilmesi için sağlam bir iradeye sahip olması ve bilinçli insanın inşa edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. İşte bu filozoflardan biri de İbni Bacce’dir. Endülüs medeniyetinin son dönemlerinde devleti yönetenlerin eliyle haksızlık, adaletsizlik, liyakatsizlik gibi ciddi sorunların yaygınlaşması karşısında erdemli ‘yalnız insanın’ nasıl bir tutum ortaya koyması gerektiği konusunda ‘mütevahhid teorisini’ geliştiren İbni Bacce, kaleme aldığı Tedbirü’l-Mütevahhid isimli eserinde; erdemli olmayan, ortak akıldan mahrum kalan, birlik ve bütünlüğün bozulmaya yüz tuttuğu bir yönetim anlayışının hâkim olduğu bir ortamda, sayıca az olsa da erdemli ‘yalnız/garip’ insanların nasıl bir plan dâhilinde kendilerini toplumun kötülüklerinden koruyabilecekleri ve hatta kendi iç/manevi dünyalarını tahkim ederek toplumu erdemli olma yönünde nasıl dönüştürebilecekleri konusunda özgün tedbirler ortaya koymuştur. İbni Bacce’nin, erdemsiz bir toplumda erdemli ve ahlaklı kalabilmenin yol ve yöntemlerinin neler olduğu ve erdemli olmayan bir toplumda bireysel ahlaki duruşun nasıl sergilenebileceğine dair Tedbirü’l-Mütevahhid adlı eserinde ortaya koyduğu görüşlerinin, günümüz toplumlarında yaygınlaşan etik ve ahlaki sorunların çözümünde nasıl bir katkı sağlayacağı konuları üzerinde durulmalıdır.
II. ÜLKEMİZ VE İSLAM DÜNYASININ KARŞILAŞTIĞI CİDDİ SORUNLAR
Günümüzde genel olarak İslam dünyası ve ülkemiz ciddi anlamda hukuki ve ahlaki krizlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bugün insanların değer dünyasında meydana gelen çatışma, toplumsal hayata da yansıyan sorunlar yumağı oluşturmuştur. İslam dünyasında, akletme, düşünme ve tefekkür faaliyetleri oldukça zayıflamış, Müslüman toplumlar kendi içinde mezhep kavgalarının girdabına girmeleri, din etiketi yapıştırılmış bazı kişi ve gruplara sorgusuz sualsiz/körü körüne itaat kültürünün yaygınlaşması ve sağlıklı düşünmekten yoksun kalmaları nedeniyle sorgulama yeteneklerini büyük ölçüde yitirmiştir. Hâlbuki İslam’ın temel kaynaklarına göre, insanın sorumluğunu gerektiren ve onu diğer canlılardan ayıran temel özellik, aklını iyi kullanması, yani tefekkür/derin düşünme ve bilinçli davranışta bulunma niteliğidir.
İslam dünyasının bu krizli ortamdan kurtulabilmesi için öncelikle bilinçli, sorgulayan ve özgür düşünen insanın inşa edilmesi gerekir. Aslında karşılaşılan bütün sorunlar, aklını iyi kullanan, her türlü sorunun üstesinden gelebilen, bilinçli, kişilik sahibi bireylerin yetişmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle erdemsizliğin artmış olduğu bir toplumda yapılması gereken, insanlara sadece hakkın, hakikatin ne olduğunu öğretmek değil, hakikatin yanında nasıl durulacağını, değerlerin yozlaştığı, haksızlığın ve adaletsizliğin yaygın olduğu en zor şartlarda bile nasıl erdemli kalınacağını göstermek gerekmektedir. İslam dünyasının bugünkü yaşadığı krizleri atlatabilmesi, ancak kendini yönetmesini ve beden ve ruh yapısını nasıl kullanacağını bilen insan unsuruna bağlıdır. İşte böyle krizlerin yaşandığı erdemsiz toplumlarda, kötülüklere bulaşmadan insanın ruhi/manevi yönden kendisini tahkim ederek gelecekte erdemli bir toplumu yeniden inşa etmesi konusunda İbni Bacce ve Onun Tedbirü’l-Mütevahhid isimli kıymetli eseri, asırlar öncesinden yolumuzu aydınlatmaktadır.
III. ERDEMSİZ BİR TOPLUMDA AHLAKLI KALABİLMEK İÇİN BİREYSEL TEDBİRLER -İBNİ BACCE’NİN MÜTEVAHHİD İNSAN ÖRNEĞİ-
A. İBNİ BACCE VE TEDBİRÜ’L-MÜTEVAHHİD
İbni Bacce (1077-1139), Endülüs İslam Medeniyetinin son dönemlerinde yaşayan ve Batı İslam dünyasında yetişen ilk Müslüman filozof olarak bilinmektedir. Bütün kaynaklar, bilim ve felsefe alanındaki yetkinliği yanında onun şiir ve müzik konusundaki derinliğinden de söz etmektedir. Eflatun ve Aristo gibi batılı filozofları da çok iyi bilen İbni Bâcce, felsefede Muallim-i Sânî (İkinci Muallim) olarak kabul edilen doğulu İslam filozofu Farabi’den büyük ölçüde etkilenmiştir. İbni Bâcce’nin Endülüs’te, akla büyük önem veren bir din ve kültür ortamının oluşturulmasına ciddi katkılar sağladığı söylenebilir. İslam düşünce literatürüne çok sayıda eser bırakan İbni Bacce’nin en önemli eserleri; erdemsiz bir toplumda yalnız kalan insanın nasıl ahlaklı kalabileceğini anlatan Tedbirü’l-Mütevahhid; insan nefsini ve nefsin güçlerini konu alan Kitâbü’n-Nefs; insanın, bilginin ve felsefî araştırmaların asıl amacının ne olduğunu gösteren Risâletü’l-Vedâ’dır. Endülüs’te hareketli bir dönemde yaşayan ve felsefedeki yetkinliğiyle öne çıkan İbni Bâcce, siyaset ve toplum teorisine ilişkin asıl özgün fikirlerini Tedbîrü’l-Mütevahhid adlı eserinde ortaya koymuştur.
İbni Bâcce, siyaset felsefesine dair önemli eseri olan Tedbirü’l-Mütevahhid kitabında özgün bir teori geliştirmiştir. Bu teori, ‘erdemli olmayan bir toplumda yaşamak zorunda kalan ahlaklı bir insan neler yapmalı ve hangi tedbirlere başvurmalıdır ki mutlu olabilsin’ sorusuna makul cevaplar aramaktadır. Bu teorinin temel amacı, ahlaken bozuk bir toplumda ahlaklı yaşayabilmenin yol, yöntem ve tedbirlerinin neler olduğunu ortaya koymaktır. İbni Bacce söz konusu kitabında, öncelikle ‘tedbir’ kavramının anlam içeriğini ortaya koyduktan sonra ‘erdemli’ ve ‘erdemsiz’ toplum ve yönetimlerin niteliklerini açıklayarak okuyucuların erdemsiz toplumda ‘yalnız’ yaşamak zorunda olan insanın ahlaklı kalabilmesi için alınması gereken tedbirleri anlamasına yardımcı olur. Bu teoriye göre, erdemsiz olan toplumdan tamamen uzaklaşıp inzivaya çekilmek yoktur ki bu, İslam’ın insana/mümine yüklediği toplumsal mükellefiyet ve sorumluluklara uygundur.
İbni Bacce, haksızlık ve adaletsizliğin yaygınlaştığı erdemsiz toplumda yalnız yaşamak zorunda kalan insanı ‘mütevahhid’ (yalnız insan) kavramıyla anlatır. Mütevahhid insan, erdemsiz topluma sırt çevirip ahlaki değerlere yönelen ve hayatını bu çerçevede düzenleyen bir çabayı ve erdemsiz toplumda ahlaklı kalabilmenin zorunlu yalnızlığını temsil etmekte, ancak İbni Bâcce, yalnız kalan bu insanda, geleceğin erdemli toplumunun tohumunu görmektedir. Tedbirü’l-Mütevahhid adlı eserin temel amacı, bu hedefin gerçekleşmesini sağlayacak bir hayat tarzı ve tedbirler paketi sunmaktadır. Mütevahhidin (yalnız insanın) erdemsiz toplumdaki kötüler ve kötülüklerden uzak durması, onun sadece kendini düşünen bencil bir davranış değil, ahlaklı bir hayatın yaşanabileceği erdemli toplumu yeniden kurmayı hedefleyen bilinçli bir çabadır. O, toplumun kötülüklerinden uzak durma hali olan yalnızlığı geçici bir tedbir olarak görür. Bu durum, kötüler ve kötülüklere karşı daha güçlü bir taarruza hazırlanmak için geçici olarak geri çekilmeye benzetilebilir. Bu husus, ortaya koyduğu tedbirler paketinden anlaşılmaktadır.
İbni Bacce Tedbirü’l-Mütevahhid adlı eserinde, haksızlık ve adaletsizliğin yani erdemsizliğin yaygınlaştığı bir toplumda yalnız yaşamak zorunda kalan Mütevahhidin (yalnız insanın) nasıl bir strateji izlemesi ya da hangi bireysel tedbirlere başvurması gerektiği konusunda çok önemli somut öneriler ortaya koymaktadır. İbni Bacce, öncelikle ‘tedbir’ kavramının tanımdan işe başlar ve tedbirin dört türünden söz eder.
1) Bu tedbirlerden birincisi, mutlak tedbir anlamında Allah’ın evrenle ilgili tedbiridir ki bu, Allah’ın evreni yaratması ve yönetmesini ifade eder.
2) İkincisi, tedbîrü’l-müdün diye tanımlanan devlet ve toplumların yönetimidir.
3) Üçüncü tedbir, ev/aile yönetimi anlamında tedbirü’l-menzildir. Ev/aile tedbiri (yönetimi) ile ilgili olarak söylenen hususlar, insanın kendisini yönetmesi ile ilgili sözlerin bir parçasıdır.
4) Dördüncüsü ise, mütevahhid (yalnız/garip) insanın kendisini yönetmesi anlamına gelen tedbirü’l-mütevahhid’dir, yani bireysel yönetimdir. Mütevahhid insan, fiziken olmazsa da zihnen ve ruhen erdemsiz toplumdan göç eden ve bu zor/meşakkatli işi yaparak mutlu olan garip kimsedir. Mütevahhid insanın bu haline, erdemsiz kalabalıkların içinde garip ve yalnız kalmak da denilebilir. Çünkü o kendi vatanında, yakınları ve komşularıyla beraber olsa da zihnen ve ahlaken onlara yabancıdır Bu bireysel yönetim biçimi, erdemli insanın yozlaşmış, yani erdemsiz (ahlaki erdemleri büyük ölçüde kaybeden) toplum içinde nasıl ahlaklı kalabileceği ve bir anlamda kendi kendini yöneterek erdemsiz toplumu erdemli topluma dönüştürme konusunda neler yapabileceği sorusuna cevap aramaktadır. İbni Bacce’nin mütevahhid insanının başvurması gereken bireysel tedbirleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Erdemsiz toplumda yaşamak zorunda olan bir insan, ahlaklı kalabilmek için öncelikle kötülere ve kötülüklere alet olmamalıdır: İbni Bâcce, insanı yaratılışı gereği toplumsal bir varlık olarak görür ve toplumdan tamamen uzaklaşmayı bir kötülük olarak kabul eder. Ancak toplumdan tamamen uzaklaşmaması, onun toplumda yaygınlaşan kötülüklere doğrudan ya da dolaylı olarak destek olması anlamına gelmez. O, haksızlık, adaletsizlik ve erdemsizlik karşısında sessiz kalmayacak, ‘iyiliği tavsiye ve kötülükten vazgeçirmeye çalışma’ görevini yerine getirecektir. Kötülüğe ortak olamayacağı gibi haksızlık ve adaletsizliklere sessiz de kalamaz. Çünkü ahlaki erdemlere sahip insana göre “haksızlık/adaletsizlik karşısında susan dilsiz şeytandır”. Mütevahhid insanın erdemsiz topluma mesafeli durması ise, geçici bir stratejinin ve istisnai bir durumun sonucudur. İbni Bacce’nin ele aldığı, erdemsiz topluma biraz mesafe koyan, kötüler ve kötülüklerden uzak duran insanının konumu, inzivaya çekilerek toplumdan tamamen uzaklaşmış, onunla bütün ilişkilerini kesmiş pasif bir kişiliğe sahip değildir. Aksine toplumun kötülüklerinden olumsuz yönde etkilenmemek için kötüler ve kötülüklerden uzak duran, kendi iç/ruh yapısını güçlendiren ve ahlaki açıdan yozlaşmış olan toplumu yeniden erdemli topluma dönüştürmeye çalışan aktif bireydir. Zaten bireysel yönetim anlamında kullanılan ‘tedbir’ kavramı, eylemlerin belirlenen bir amaç doğrultusunda akıl, düşünce ve hür iradeyle düzenlenmesi demektir.
Görüldüğü gibi, İbni Bâcce’nin ‘bireysel yönetime’ ilişkin ilk önerisi, mütevahhid insanın toplumda yaygınlaşan kötülüklerden uzak durması, onlara destek vermemesi ve bu yöntemle kendisini ahlaken korumasıdır. Bunu bağlamda mütevahhid insan zorunlu haller dışında toplumdan zihnen ve ahlaken uzaklaşmalı, erdemsiz insanlarla ilişkisini keserek kendi iç dünyasına ve özüne dönmelidir. Buradan hareketle denilebilir ki, İbni Bâcce’nin mütevahhid (yalnız) insanı, toplumdan uzak ve yalnız kalmak suretiyle kendisini talihsiz bir yalnızlığa mahkûm ederek tüketen bir kişilik değildir. O, sadece erdemli bir toplumun yeniden inşası için büyümeye bırakılan tohum gibi topraktan fidan olup çıkacağı zamanı beklemektedir.
2. Mütevahhid insan, iç dünyasına yönelmeli, nefsini terbiye etmeli ve iradesini sağlam tutmalıdır: İbni Bacce’ye göre, erdemsiz bir toplumda yaşamak zorunda olan bir insanın kötülüğe alet olmaması ve ahlaklı kalabilmesi için ruhi/manevi yapısını güçlendirmesi, nefsini terbiye etmesi ve iradesini sağlam tutması gerekir. Bu amaçla mütevahhidin (yalnız insanın) yönetimi, kendi ruhi/manevi dünyasını sağlamlaştırıp davranışlarını aklı, düşüncesi ve hür iradesiyle belirlediği bir amaç doğrultusunda düzenlemesi ve yönetmesi anlamına gelir. Bu anlayışa göre, nefis ilmini bilmeden kendini yönetmek ve toplumu erdemli kılmak mümkün değildir. Bu bağlamda İbni Bâcce’nin siyaset felsefesine en önemli katkılarından biri, erdemli olmayan bir toplumda mütevahhid (yalnız/garip kalan) insanın kendini etik ilkelerle yönetmesi ve toplumun erdemli hale gelmesi için çaba göstermesi gereğine ilişkin tasavvurudur. İbni Bacce bu görüşüyle erdemli bireylerin toplum yönetimi adına önemli görevler yerine getirebileceğini ifade eder. Anlaşılacağı üzere İbni Bâcce’nin mütevahhid (yalnız) insanı, toplumda yaygın olan haksızlığın, adaletsizliğin ve erdemsizliğin bir parçası olmak istemediğinden bilinçli bir tercih yaparak kendisini toplumun kötülüklerinden uzak tutmaktadır. Ancak bu uzak tutma, toplumdan tamamen uzaklaşıp inzivaya çekilmek şeklinde değil, asıl olarak iç dünyasını sağlam tutmak için toplumdaki yaygın kötülüklerden uzak kalmaktır.
3. Erdemsiz toplumda yaşamak zorunda olan mütevahhid (yalnız) insan, ilim sahipleriyle hemhal olmalıdır. İnsan, nasıl ki sağlıklı iken sağlığını korumak, hastalandığında ise tıbbi tedbirlere başvurarak sağlığını yeniden kazanmak için çalışıyorsa, mutlu olabilmek ve erdemli hayatını koruyabilmek için de düşünmek, strateji geliştirmek ve bazı tedbirler uygulamak için çaba sarf eder. O halde erdemli olan mütevahhid de bu durumunu korumalı ve erdemli/mutlu toplum inşa etmek için üzerine düşen görevleri yapmalıdır. Bu görevlerden birisi de, toplumda sayısı az olsa da ilim sahibi kişilere yakın olmaktır. Bu noktada İbni Bacce’nin bireysel yönetim tasavvurunu anlamak için, onun insan anlayışını anlamak gerekmektedir. Onun insan anlayışının temel taşları ise, insanı diğer canlılardan ayıran nitelikleri olan akıl-tefekkür, fikir-düşünme, irade-ihtiyar ile doğru seçim ve eylemler yaparak *erdemli insan olmak ve *erdemli toplumu tesis etmektir.
İbni Bâcce, erdemli insanın inşası anlamına da gelen bireysel yönetim tasavvurunda akla ve ilme çok büyük bir önem vermektedir. Akıl, bilgi ve ilim konularında bazı ayetleri zikrederek akıl ve bilginin insanın varlık nedeni, diğer canlılardan üstünlüğü ve mutluluğu açısından son derecede önemli olduğunu vurgular. O, ayrıca akıl, bilgi, ilim ve erdem değerleriyle siyaset, yönetim ve yöneticiler arasında önemli ilişkiler olduğunu söyler. Onun siyaset felsefesi anlayışında; toplum, devlet ve yöneticilerin meşruiyeti, akla, bilgiye, erdemlere ve dolayısıyla güzel ahlaka dayanır.
B. İBNİ BACCE’NİN TEDBİRÜ’L-MÜTEVAHHİD ESERİ GÜNÜMÜZ İNSANINA NE ANLATMAKTADIR?
1. İbni Bacce, yaklaşık 9 asır önce yani Endülüs medeniyetinin yıkılışa doğru giden son dönemlerinde yaşadığı toplumda muhtemelen birçok haksızlık, adaletsizlik, liyakatsizlik gibi erdemsiz karar ve uygulamalara şahit olmuştur. İşte böyle bir toplumsal ortamda; toplum içinde kalarak fakat kötülüklere bulaşmadan, kötülükler ve haksızlıklara alet olmadan hayatın amacına uygun ve ahlaklı olarak nasıl kalınabileceği konusunda insanların önüne özgün bir yol haritası ortaya koymuştur. Bunun için erdemsiz bir toplumda; ahlaklı kalabilmek ve mutluluğu elde etmek için toplumdan tamamen uzaklaşmadan, öncelikle kendi iç dünyasını tahkim etmek üzere akli, zihni ve ahlaki anlamda bireysel yönetim tasavvuru geliştirerek, hem kendi döneminde yaşayan insanlara hem de sonraki kuşaklara erdemli kalabilme, mutlu olabilme ve gelecekte erdemli toplumu yeniden inşa edebilme yol ve yöntemini göstermiştir.
2. İbni Bacce’nin bireysel yönetim tasavvuru, ilk bakışta sadece bireyin kurtuluşunu amaçlayan bencil bir anlayış olarak görülse de, doğru bir okuma yapıldığında; söz konusu bireysel yönetimin sonuç itibariyle toplumun iyiliği ve mutluluğundan ayrı değerlendirilemeyeceği, çünkü bireysel yönetimi kuran yani kendi iç dünyasını, zihni ve ruhi yapısını sağlamlaştıran kişi, şimdi az olsa da kendisi gibi ahlaklı insanların sayısının gelecekte artışıyla toplumun yeniden erdemli hale gelmesine yol açacağı anlaşılacaktır. Dolayısıyla İbni Bâcce, bireysel yönetim tasavvuru ile doğrudan insanın kendini yönetmesini ifade ederken aslında dolaylı olarak toplumu dönüştürmeyi ve yönetmeyi işaret eder. O, erdemli bir toplumun ancak ahlaklı bireyler tarafından kurulabileceğini iddia etmiştir. Çünkü toplumu dönüştürme ve yönetme, insan unsurunun inşası ve yetkinliğine bağlıdır.
3. Bugün insan unsurunun zihnen ve ruhen yeniden inşası, ülkemizin ve genel olarak bütün İslam dünyasının içinde bulunduğu zihni, ruhi ve ahlaki krizleri aşabilme konusunda en önemli etken olacaktır. Çünkü bugün yaşadığımız bütün sorunların temelinde insanlarımızın düşünen, sorgulayan ve kişilik sahibi bireyler olarak yetiştirilememesi yatmaktadır. Bu noktada en önemli husus, insanı diğer canlılardan ayıran temel nitelik olan bilgi ve hikmete dayalı düşünme ve buna uygun davranış şekli ortaya koymaktır. Bunun için de eskiden ilm-i hikmet diye tanımlanan felsefi düşünce ve derin tefekkürün yeniden önemsenmesi ve yaygınlaşması gerekmektedir. İslam dünyasında insanın yeniden inşası konusunda en büyük engel ise, sorgulama yapmadan körü körüne itaat kültürünün yaygınlaştırılması, sağlıklı düşünme yeteneğinin ortadan kaldırılması, buna bağlı olarak en bariz hukuksuz ve adaletsiz karar ve uygulamaların masum gösterilmeye çalışılmasıdır. İnsanları kontrol altında tutabilmek için, sorgulamadan körü körüne itaat kültürü yaygınlaştırılırken, sorgulamadan itaat edenleri hak ve hakikat yolunda gösteren ve en makul/yapıcı muhalefet beyanı ve tutumunu isyan gibi gören yapıların baskısı artırılmaktadır. Ancak insan tabiatı, vicdanı ve ahlakına aykırı olan bu yöntemle kurulmaya çalışılan otorite hiçbir zaman başarı olamayacaktır.
4. İbni Bâcce, Tedbirü’l-Mütevahhid isimli eserinde, siyaset bilimi ve toplum yönetimine dair özgün düşünceleriyle günümüz siyaset felsefesine de önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle, insanın nefsi/ruhi ve zihni yapısını tam anlamadan, temel unsuru insan olan siyaset kurumuyla ilgili doğru bir zeminde buluşmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla siyaset kurumunun nefis ilmine muhtaç olduğunu ileri sürer. Mesela siyaset ve toplum yönetiminde aklı ve iradeyi kullanarak doğru seçimde bulunmak, doğru bilgiye dayalı düşünerek görüş ortaya koymak, doğru davranmak suretiyle erdemli yaşamak; erdemsiz bir toplumda yaşamak zorunda kalırsa kendisini zihnen ve ruhen korumaya almak ve toplumda erdemli kalabilmek için bireysel yönetim tedbirini planlamak ve uygulamak, bugün büyük sorunlar içinde bunalan siyaset kurumuna ciddi katkılar sunmaktadır. O, siyaset ve yönetim anlayışının merkezine düşünce, bilgi, iyi davranış ve erdemi, yani ahlakı koymaktadır. İbni Bâcce’nin siyaset felsefesine önemli katkılarından birisi de, erdemsiz bir toplumda mütevahhid (yalnız) insanın kötülüklere bulaşmadan ahlaklı kalmak ve sonuçta toplumun yeniden erdemli hale gelmesi için çaba sarf etmesine ilişkin tasavvurudur. İbni Bâcce, bu tasavvuruyla erdemsiz toplumda ahlaklı kalabilmeleri halinde bireylerin, o toplumun yönetimi adına önemli görevler yapabileceklerini ortaya koyar.
IV. SONUÇ
İbni Bacce, Tedbirü’l-Mütevahhid isimli eserinde, erdemsiz bir toplumda ahlaklı kalabilmek için yapılması gereken bireysel çabaları ‘tedbir’ kavramıyla ifade etmektedir. O, adaletsizlik ve haksızlıkların yaygınlaştığı bir toplumda, bir insanın ahlaklı olarak varlığını nasıl sürdürebileceğine dair tedbirleri ortaya koymuştur. Günümüzde ülkemiz ve İslam dünyasının karşılaştığı ciddi ahlak ve adalet sorunlarının çözümünde önemli katkılar sunacak bu tedbirleri şöyle sıralayabiliriz:
1) Haksızlık ve adaletsizliklerin olduğu erdemsiz bir toplumda; kötülüğe alet olmadan, başkalarına zarar vermeden, vicdani, ahlaki ve insani değerleri önceleyerek bir tutum belirlemek gerekir. Çünkü erdemsiz bir toplumda Müslüman bireyin nasıl bir tutum içinde olacağı konusu önemlidir. İbni Bacce, böyle bir toplumda kötülüklere bulaşmamayı, toplumdan tamamen uzaklaşmadan kendi ruhi-zihni varlığını tahkim etmeyi önermektedir. Çünkü toplum içinde kalması onun imtihanı için gereklidir. Bu konuda Hz. Peygamberin her türlü şartlar altında haksızlığa ve adaletsizliğe karşı olan dik duruşu ve ‘emin/güvenilir’ niteliği bize örnek olmalıdır. Hâlbuki ‘emin/güvenilir, adaletli ve merhametli’ olan Hz. Peygamber’in ümmeti bugün başkalarına karşı güven vermeyen, ne dediği ve ne yapacağı belli olmayan, her türlü güç ve otoriteye boyun eğen, kendisini hesap sorulamaz varlık (layüsel) sayan bir takım yapılara sorgulamadan körü körüne itaat eden bir tutum içerisinde olması son derece üzüntü verici bir durumdur.
2) İslam dünyasında yaygınlaşan böylesine erdemsiz bir toplumsal ortamda yapılması gereken, kötülüklere ortak olmak değil, İbni Bâcce tarafından geliştirilen ‘bireysel yönetim’ yani ahlaklı insanın inşası tasavvuruna uygun olarak sağlam bir tefekkür ve irade kabiliyetine sahip nesiller yetiştirmektir. Bugün ülkemiz ve İslam dünyasında insanların bazı din etiketli yapılar vasıtasıyla düşünmekten, akletmekten, sorgulamaktan uzaklaştırılarak kul/köle haline getirildiğine şahit olmaktayız. Bu acıklı durumdan kurtulabilmenin yolu ise sağlıklı ve özgür düşünen, akleden ve sorgulayan bireylerden oluşan erdemli bir toplumu inşa etmekten geçmektedir. İnsanlarımız, kendilerini diğer canlılardan ayıran temel nitelik olan akıl, düşünce ve irade güçlerini doğru kullandıkları takdirde, onları dini ve manevi değerleri istismar ederek kul/köle yapmaya çalışan yapı ve gruplardan kurtarabiliriz.
İbni Bacce’nin erdemsiz toplumdaki mütevahhid insan tasavvuruna yaşanmış örnek olarak İslam tarihinde Hz. Peygamber ve ona inanan sahabenin sayıca az olduğu Mekke dönemini gösterebiliriz. Bilindiği gibi Mekke dönemi, erdemsiz bir toplumda sayıca az olan müminlerin, öncelikle kendi zihni/ruhi, itikadi ve manevi yapılarını (insan unsurunu) inşa etme dönemi olarak görülmektedir. Bu nedenle erdemsiz bir toplumu erdemli topluma dönüştürecek mümin insanı inşa etmek için bu dönemde imana taalluk eden ayetler gönderilmiştir. Bu dönemde her türlü erdemsizliğin yaygınlaştığı ortamda, Hz. Peygamber’in önderliğinde Mekke’nin müşrik toplumunun kötülüklerine bulaşmadan itikadi ve ahlaki değerlerini koruyan, o günkü toplumsal yapıyı ve yönetimi sorgulayan, gelecekte yeni bir erdemli toplum kuracak sağlam inanç ve irade sahibi insan unsuru yetişmiştir.
3) İbni Bâcce’ye göre, erdemsiz toplumda yalnız ya da azınlıkta kalan insan, ahlaki değerlere bağlı kalarak ya toplumun yeniden erdemli hale dönüşmesine vesile olur; ya da erdemsiz toplum tarafından anlaşılmaz ve ahlaklı hayat tarzını zihni-ruhi varlığında sürdürür, ancak erdemsiz çoğunluğa teslim olmaz. Bunun için mütevahhid (yalnız insanın), sayıca az olsa da ilim sahipleriyle birlikte olması, zorunlu durumlar hariç erdemsiz toplumun kötülüklerine bulaşmaması gerekir. Kısaca bu makalede İbni Bacce’nin Tedbiru’l-Mütevahhid isimli eserinden yola çıkarak, erdemsiz bir toplumda kötülüklerden uzak kalabilmek için bireysel tutum ve davranış geliştirebilme imkânları ele alınmıştır. Bu noktada öncelikle nefis terbiyesi yoluyla insan unsurunun zihni-ruhi kişiliğinin inşası ve bireylerin ahlaki değerlere göre karar verip davranışta bulunması, böylece haksız ve adaletsiz ortamda ahlaklı duruşun nasıl korunabileceğine ilişkin İbni Bacce’nin görüşlerinin günümüz ahlak ve adalet sorunlarının çözümünde önemli katkılar sağlayacağı kanaatimi belirtmek isterim.
KAYNAKLAR
- Mevlüt UYANIK, İslam Felsefesinde ‘Bireysel Yönetim’ ve ‘Bireysel Ahlak’ Tasavvuru – İbni Bacce’nin Kitabu Tedbirü’l-Mütevahhid Bağlamında Bir Okuma, Tedbiru’l-Mütevahhid Kitabı İçinde, Elis Yay., Ankara 2017, s. 143-182.
- Aygün AKYOL, Kitlelerin Tahakkümüne Karşı Bireysel Yönetim –Tedbiru’l-Mütevahhid Merkezli Bir İnceleme-, Tedbiru’l-Mütevahhid Kitabı İçinde, Elis Yay., Ankara 2017, s. 183-218.
- Betül ZENGİN, Din Eğitiminde ‘Çocuklar İçin Felsefe’ Yoluyla Bireysel Yetkinleşme-İbni Bâcce’nin Mütevahhid İnsan Örneği- İslami Araştırmalar Dergisi, 2019; 30(3):422-40.
- İbni BÂCCE, Tedbîru’l-Mütevahhid-Bireysel Yönetim Okumaları, Çeviri ve Telif: Mevlüt Uyanık - Aygün Akyol, Elis Yayınları, Ankara 2017.
- Yaşar AYDINLI, İbni Bâcce’nin İnsan Görüşü, İFAV. Yayınları, İstanbul 1997, s. 289.
- İlyas ÖZDEMİR, İbni Bacce’nin Mütevahhid Kuramı, Doktora Tezi, EÜ. SBE. İzmir 2015, s.43.
- Yaşar AYDINLI, İbni Bâcce, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-bacce
(14.11.2024).
- Ejder OKUMUŞ, İbni Bâcce’nin Siyaset ve Yönetim Anlayışı, Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi, Eylül 2023, S. 10, s. 735-772)