Neden İslâm İnkılabı?
MAKALE
Paylaş
24.08.2023 13:43
1.663 okunma
Mehmet Aktan

Bundan önceki yazımızda inkıtaya uğramış bulunan İslâm İnkılap Hareketi' nin yeniden başlatılması gerektiğini ifade etmiştim.  

Bu yazımızda acizane, İslâm İnkılap Hareketi' nin gerekleri üzerinde durmak istiyorum.

Değerli okuyucu;

Bu konularda yazı yazmak için yeterli birikimim olup olmadığı hakkında tereddütleriniz olabilir. Hatta böyle bir teşebbüsün ukalalık olarak nitelendirilmesi de mümkündür.

Ancak şunları arz etmeliyim:

1- Yüce Dinimiz, normal akıl sahibi her insan tarafından rahatça anlaşılabilecek durumdadır. Yüce Kitabımız' da, Cenabı Allah, sık sık: "Hiç akletmeyecek misiniz?" ," Hala düşünmez misiniz? " mealinde sorular sormaktadır. Kur' anı Kerim' de müteşabih ayetler dışında insan aklının almayacağı bir husus yoktur. Esasen aksini iddia etmek, Yüce kitabımıza bühtan olur.

2- Peygamber (S.A.S.) Efendimizin sünnetleri de; Yüce Kitabımız' ın müşahhaslaştırıla- rak (somutlaştırılarak) yaşanır hale getirilmesinden ibarettir. Sünnetlerin de anlaşılmayacak bir tarafı yoktur.

3- İtikat ve amele dair ehl-i sünnet imamlarının içtihatları da, vuzuha muhtaç ve ayrıntıya ilişkin konuların Kitap ve Sünnet' e uygun şekilde açıklanması ve vuzuha kavuşturulmasıdır.

4- Fakihlerin, günlük meseleleri kıyas yoluyla Kitap, Sünnet ve İcma' ya uygun fetvalar verip çözüme kavuşturarak insanlar arasındaki uyuşmazlıkları gidermeleri de "Kıyas-ı Fukaha" olarak isimlendirilir ki, bu da toplumun huzuru, adaletin tesisi için elzem bir faaliyettir.

Hal böyleyken; Yüce Dinimizin bazı kere İslâm düşmanı mihraklarca, kötü niyetlerle nefsin ve şeytanın arzularına uyularak, mecrasından saptırılmış olduğuna, ,

Bazı kere, gafillerin yanlış inanç, yanlış söz ve yanlış davranışları sonucunda yanlış anlaşılmalar, yanlış anlayışlar ve yanlış ritüellerin ortaya çıkıp gelişmiş ve yerleşmiş olduğuna şahit oluyoruz. Halbuki Yüce Dinimiz; yukarıda belirttiğimiz gibi Edille-i Şer' iye ile açık-seçik, su gibi dupduru bir şekilde saf ve tertemiz olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Esasen Yüce Rabbimiz' in, Kitabımız' ı kastederek: "O' nu biz indirdik, muhafaza edecek olan da Biz' iz!" mealindeki ayetiyle, Din' imizin kıyamete kadar Yüce Rabbimiz tarafından korunacağı ayetle sabit bulunmaktadır.

Günümüz şartlarında Müslümanların öze ve esasa dönüp, sade ve samimi Müslüman olmak gibi bir sorumlulukları bulunmaktadır.

Konuya bu açıdan baktığımızda;

Yüce Kitabımız; nasıl Müslüman olmamızı emrediyorsa o şekilde Müslüman olmamız,

Peygamber (S.A.S.) Efendimiz ve Sahabe İslâm' ı tebliğ yolunda, hangi anlayışsızlıklara, hangi çilelere, hangi ıstıraplara, hangi işkencelere, hangi meşakkatlere, hangi zulümlere, hangi kıtallere göğüs gerdi ise, Müslümanlar olarak bizlerin de bu örnekleri göz önüne alarak tebliğ sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor.

Gerektiğinde gaza ve cihat, gazilik ve şehitlik her Müslüman için kadere rızanın bir gereği olarak düşünülüp, kabul edilmelidir.

Çünkü Müslümanlık sadece hal-i hazırda Müslüman olanlar için gerekli değildir.

Tüm dünyada, İslâm' la tanışıp, O' nunla müşerref olmayı (şuurlu-şuursuz) bekleyen, milyarlarca insan olduğunu hatırımızdan hiç çıkarmayalım. Çünkü insan fıtratı İslâm' la örtüşür. İnsan bu nedenle şuurlu şuursuz İslâmi bir nizam arzu eder.

Asırlardır sömürülerek ekmeğe, suya muhtaç hale getirilmiş bulunan mazlum ve mağdur toplulukların maruz kaldıkları mezalimde,

Dünya harplerinde bombardıman uçaklarıyla şehirlerdeki on milyonlarca sivilin yok edilmesi, birer atom bombasıyla Nagazaki ve Hiroşima adlarındaki iki büyük Japon şehrinin yok edilmesinde, Müslümanların sorumluluğu yok mudur?

Sahip oldukları nükleer silahlara dayanarak; Birleşmiş Milletler' i keyiflerine göre sevk ve idare eden 5 güçlü Devlet' in insanlar üzerindeki halen devam eden mezalimi karşısında Müslüman: "Bana ne! " diyebilir mi? Elbette hayır! Müslüman Hak' ka tapar, şimdiki hâkim güç olan Batı ise güce tapar!

Allah Müslümanlara ahirette sadece oruç, namaz, hac, zekât ve Kelime-i Şahadet' ten mi soracak?

Peygamber (S.A.S.) Efendimizin peygamberliği boyunca; İslâm' ı tebliğ için verdiği uğraş, uyguladığı siyaset, katlandığı anlayışsızlıklar, hakaretler, çile, ızdırap, meşakkat, girdiği muharebeler, gazi olması, sahabenin şehadetleri, gazaları (Haşa!) boşuna mıydı?

Kurduğu Medine Devleti' nin, zamanın diğer büyük devlet başkanlarına, Konstantin' e, Kisra' ya, Mısır' a, Habeşistan' a gönderdiği İslâm' a davet mektuplarının bizim için bir anlamı yok mu?

Değerli okuyucu;

"Doğru bildiğini söylemeyen dilsiz şeytandır" düsturu gereği, doğru bildiklerimi arz etmeye çalışıyorum. Şüphesiz pek çok Müslüman kardeşim de bunları biliyordur. Ancak belki de içinde bulunduğu şartlar, bu konuları kendisine unutturmuş olabilir. Acizane kardeşiniz olarak eğer benim hatırıma gelmişse hatırlatmak zorundayım. Hatırlatmazsam bu defa ben de vebal altına girerim. İnsan eğri oturuyorsa bile doğru konuşmak zorundadır.

Yeniden İslâm inkılabı konusunda belki de zincirin son halkası olacağım. Elbette buna da razıyım. Velakin bu, benim doğru bildiklerimi ifade etmeme mani olamaz.

Bunları ifade etmem her Müslüman' ın en asgari dini vecibesidir diye düşünüyorum.

Allah' a emanet olunuz.

 

Av. Mehmet AKTAN

 

Yorum Ekle
Adınız :
Başlık :
Yorumunuz :

Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

sanalbasin.com üyesidir

ANA HABER GAZETE
www.anahaberyorum.com
İşin Doğrusu Burada...
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ
BAĞLANTILAR
KISAYOLLAR
anahaberyorum@hotmail.com
0312 230 56 17
0312 230 56 18
Strazburg Caddesi No:44/10 Sıhhiye/Çankaya/ANKARA
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı
Anadolu Ay Yayınları
Ayizi Dergisi
Aliya İzzetbegoviç'i
Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri
Ana Sayfa
Yazarlarımız
İletişim
Künye
Web TV
Fotoğraf Galerisi
© 2022    www.anahaberyorum.com          Tasarım ve Programlama: Dr.Murat Kaya