2. Cihan Savaşı sonrasında dünyanın galip güçleri Yalta konferansında bir araya gelerek dünyanın siyasi haritasını ve nüfuz alanlarını yeniden belirlediler. Yalta konferansında Türkiye Amerikan nüfuz alanına verilince ister istemez Türk siyaseti de kökten değişti. Tek partili sistemden çok partili sisteme geçmek zorunda kaldı. Bu döneme, Soğuk Savaş dönemi de diyebiliriz. Soğuk savaş döneminde Türkiye'yi liberal partilerle sol partiler yönetti.
Akdeniz'de Malta açıklarında1989 yılında bir gemide bir araya gelen Gorbaçov ile Bush arasında yapılan görüşmeler neticesinde varılan uzlaşma doğrultusunda dünya konjonktürü yine kökten değişti. Doğu Avrupa bir haftada özgürlüğüne kavuştu. Arkasından Balkanlar ve Kafkaslar yine özgürlüklerine kavuştular. Rusya'da Komünizmin yıkılışı ile birlikte dünyada dinler daha özgür hale geldiler ve yeniden yükselişe geçtiler.
Değişen dünya konjjnktürü ister istemez bizim ülkemizi de etkiledi. Türk siyasetinin kökten değişmesini sağladı. O zamana kadar esameleri okunmayan ve baraj altı kalan siyasal partiler 1991 yılında ittifak yaparak yeniden kitle partisi haline geldiler. Arkasından da iktidar oldular. Ve öylesine büyük bir güç elde ettiler ki anayasayı bile değiştirecek çoğunluğa ulaştılar. Bu noktaya pek kolay gelinmedi. Çünkü yerli, milli ve İslamcı kökten beslenen partilerin çok önemli problemleri vardı. Bu partiler ve tabanları devletle barışık değildiler. Ordu ile kavgalıydılar. Laiklik, demokrasi, cumhuriyet ve Atatürkle problemdeydiler. Yapılan çalışmalarla İslamcı kesim laiklik, demokrasi, cumhuriyet, Atatürk ve orduyla uzlaşmaları sağlandı. Bu uzlaşmadan sonra bu kesime iktidar yolu açıldı. Ve 20 yıldan beri ülkeyi bu kesim yönetmektedir.
Aynı operasyon Muhalefet partileri üzerinde de yürütülmektedir. Ozellikle Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde. Cumhuriyet Halk Partisi, adı Halk Partisi olmasına rağmen halkla ve dinle barışık değildi. Yürütülen operasyonlarla Cumhuriyet Halk Partisi de değişerek halkla ve dinle uzlaşmaya başladı. İlhan Kesici, Mehmet Bekaroğlu, Abdüllatif Şener ve Cihangir İslam gibi isimler bu partiye gönderilerek daha sonra da 5 sağ parti ile 6'lı ittifak oluşturulmak suretiyle bugünkü noktaya gelindi. Başörtüsü düşmanı bir partiden başörtüye sahip çıkan ve destek veren bir CHP doğdu. Hele solun Dev Genci olarak nitelendirilen Doğu Perinçek'in partisi Vatan Partisi'nin iktidarın yanında yer alması ve destek vermesi bu noktada yapılan izahların ne kadar yerinde ve isabetli olduğunu gösterir.
Sonuç olarak bütün bu değişim ve gelişmeler Türkiye'nin hayrına ve faydasına olacaktır. Hiç birinden rahatsızlık duymadan bu değişim ve gelişmelerin hepsine destek vermek gerekir. Bu gidiş böyle devam ederse Allah'ın izniyle 21. yüz yıl Türk asrı olacaktır.