Dün bu sayfada aynen şu paylaşımı yaptım:
"Allah'a hakkı ile iman eden bir insanda kesinlikle psikolojik bir rahatsızlık olmaz."
Kendi düşüncelerimizi düzgün bir üslupla hakaret ve saldırganlık göstermeden ortaya koyabilir ve daha faydalı da olabiliriz.
Şimdi bu konuyu irdelemeye devam edelim.
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele." (Bakara,155)
Demek ki Allah; insanları korku, açlık, mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek insanları imtihan eder. Hakkı ile iman etmiş ve Allah'a teslim olmuş iradesi sağlam insanlar bunları problem yaparak dengesiz bir hayatın içerisine düşmezler. Bunun bir imtihan olduğunu düşünerek sabrederler.
"Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter."(Nisa, 79)
Demek ki insanın başına gelen kötülükler kendi nefsinin işledikleri yüzündendir. İnsan nefis muhasebesi yaparak yaptığı yanlışları gözden geçirerek bunları düzeltecektir. Bunu ancak Allah'a hakkıyla iman eden insanlar yapar.
"Hanginizin daha iyi iş yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O, Mutlak Üstün Olan'dır, Çok Bağışlayıcı'dır." (Mülk, 2)
Bazı insanlar kendilerine yakın insanların ölümünü hazmedemezler ve kendilerini ciddi anlamda sıkıntıya sokarlar. Allah hakkıyla iman etmiş teslim ol olmuş insanlar ise hayatın da ölümün de Allah'tan olduğunu bunun bizleri imtihan etmek için gerekli olduğunu düşünerek buna karşı hiçbir psikolojik dengesizliğe uğramadan sabrederek direnç gösterirler.
Yapılan izahlardan anlaşılacağı üzere insanın başına gelen psikolojik dengesizlik ve bunalımlar insanın doyumsuzluğundan, iman şuurundaki eksikliğinden dolayı dayanma gücünün yetersiz kalmasından kaynaklanmaktadır. Bunun yegâne çaresi, ferdi olarak tahkikî bir iman seviyesine, iman vasıtasıyla fikir ve duygu terbiyesine, dünya metaına karşı yüksek bir kanaat zenginliğine ulaşmaktır. 'Kanaat en büyük hazinedir.' bundan dolayı söylenmiştir.