Bugün, yazıya taze iki haberle başlayalım. Sonrasını ileride konuşuruz.
Geçenlerde, dünya üniversiteleri sıralaması yapan İngiliz Times Higher Education (THE) 2020’nin listesini yayımlamış. Bu yıl 16’ncı kez yapılan sıralamada 92 ülkeden 1300’den fazla üniversite listeye girmiş.
Dünya üniversiteleri sıralamasının ilk basamağında, son dört yılın birincisi, Birleşik Krallık’tan Oxford Üniversitesi yerini alırken; Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) dünya ikincisi, Cambridge Üniversitesi de dünya üçüncüsü olmuş.
En iyi ilk 10 üniversitesi arasına, ABD’den 7, Birleşik Krallık’tan 3 üniversite girerken; dünyanın en iyi ilk 200 üniversitesi listesini ağırlıklı olarak ABD üniversitelerinden oluşmuş.
Türk üniversitelerine gelince… Daha önce sıralamaya girenlerin bazısı yerinde sabit kalırken bazısı da gerilemiş. 2020 Dünya Üniversitelerinin tam listesinde 34 Türk üniversitesi yer bulabilmiş; ancak THE editörleri, bu yıl listeye yeni girişlerin pek çoğunun 1000’den sonra olduğunu belirtmiş. Yani, listede bulunan 34 üniversitemizden 21’i ilk 1000 arasına girememiş. İlk 500 içinde 2, ilk 1000 içinde ise 11Türk üniversitesi yer bulabilmiş.
Küresel sıralamada, sayısal olarak Türk üniversitelerinin temsil oranı yüzde 50 artarken bilimsel kaliteyi artırma mücadelesi henüz istenen düzeyde değilmiş. Ancak, Türkiye’nin sıralamadaki sayısal varlığını güçlendirmesi kaliteyi artırma mücadelesinde de cesaret ve umut verici bulunmuş. Bunun için, Türkiye’nin uluslararası rekabet açısından eğitim ve araştırma kalitesini ciddi olarak artırması ve doğru yatırım ile -onlar yaratıcı özgürlük diyorlar- bilimsel araştırma ve gelişme özgürlüğüne sahip olması bekleniyormuş.
Bu beklenti yanına, güzel bir tavsiye eklenmiş. Türk üniversitelerden eğitim öğretim faaliyetleri yanında araştırma faaliyetleri, endüstriyel iş birlikleri ve bilginin paylaşılması yönündeki çabalarını devam ettirmeleri; topluma katkı sağlama kapsamında projelerini hızlandırmaları istenmiş.
Bu haberden birkaç gün sonra gazetelerde: “Adım Adım Zirveye” başlık bir haber yer aldı. O da bizden…
ODTÜ Enformatik Enstitüsü, URAP Araştırma Laboratuvarı, dünyadaki en iyi üniversiteleri, 61 farklı bilim alanına göre listelemiş. Geçen yıl 61 alanın 28’inde yer bulan Türk Üniversiteleri, bu yıl aynı alan sayısında 37’ye yükselmiş. Türkiye bu sayıyla, 'Dünya Alan Sıralaması’na girerek listede en fazla üniversitesi bulunan ülkeler arasında 18’inciliği elde etmiş. URAP’ın beş yıl önce, yani 2015’te yayımladığı sıralamada, güzel sanatlar dışında, hiçbir alanda ilk 150’ye girebilen Türk üniversitesi olmamış. URAP başkanı ayrıca, bu beş yıl içinde Türk üniversitelerinin sağlıklı bir yükseliş sağladığını dile getirmiş.
Her gün değişik alanlarda onlarca istatistik yapılıyor. Kimi kimisini teyit, kimi kimisini naks ediyor. Güvenirsiniz veya güvenmezsiniz, ancak her sözün bir kıymeti olduğu gibi, her tespitin de bir kıymeti vardır.
Popüler kültürün dağınık, yakıcı rüzgârıyla kendi istek, çıkar, beklenti; kısaca kendi heva ve hevesimizin peşinde sürüklenmeden aziz mefkûremizin -iman, ahlak, düşünce, hayal, tasavvur, ülkü ve davranış anlayışımızın- kavramlarını yanlış anlaşılma belasından kurtarmak, yerli yerine oturtmak için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan didinip mücadele vermek, hepimizin boynunun borcudur.
Yukarıdaki iki haber, ya da istatistik, bizi ilim, bilim, bilgi, eğitim, öğretim, akademik kariyer kavramları üzerinde durmaya, düşünmeye mecbur etmelidir. Haydi, siz buna zorunlu tefekkür deyiniz.
Evet, ne istemişti THE Türk üniversitelerinden? Eğitim öğretim faaliyetleri yanında araştırma faaliyetleri, endüstriyel iş birlikleri ve bilginin paylaşılması yönündeki çabaların devamını; topluma katkı sağlama kapsamında projelerin hızlandırılması.
Nasipse devam ederiz, Allah’a emanet olunuz…
31 Mayıs 2020
İdris DOĞAN