1960 Darbesi ve Merhum Menderes’in idamı, sonrasında birkaç karşı darbe girişimi hem devletin hem de milletin kimyasını alt üst etmişti. Batı’dan ithal öğrenci olayları Türkiye’de kardeş kavgaları ve silahlı mücadeleye dönüştü. Bizler, sağ, sol, milliyetçi, ilerici, gerici, yobaz, Turancı, ırkçı, Türkçü, komünist, sosyalist, mason, muhafazakâr, halkçı ve demokrat terimlerinin havada uçuştuğu ve herkesin başkasını hainlikle suçladığı bir devirde hayatı anlamaya çalışıyorduk. Ülkemizde Müslümanların kitap ve sünnete göre değil; üst akılın belirlediği yön ve doğrultuda yaşamaya zorlandığı yıllardı.
Demirel’in beklenmedik biçimde siyasi arenaya dâhil edilmesi, Ecevit’in İnönü’ye karşı yürüttüğü mücadele ve Ortanın Solu fikri; Erbakan’ın Odalar Birliği Başkanlığından sonra Adalet Partisinden adaylığının veto edilmesi ve Milli Nizam Partisini kuruması, Milli Görüş hareketini başlatması, yasak ve mahkemelerle boğuşan Türkeş’in Türkiye Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine üyeliği ve Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkücü hareketin başına geçmesi ve Başbuğ ilan edilmesi… Fikir ve aksiyonda yazar ve düşünce insanlarının pek çoğunun ya ileri sol, ya da ileri sağda konumlandığı bir zaman... Gençlerin silahlı mücadelesi ülkemizi, bölgeleri, şehirleri değil; mahalle ve sokakların hatta evlerin bölünmesine yol açmıştı.
Bizler olup biteni anlamaya çalışıyorduk. Öğretmen okuluna geldiğimizde Yeniden Milli mücadele dergisi elimize ulaştı. Yatılı olduğumuz için hafta sonunda gündüzlü arkadaşların evlerinde dergiyi okuma ve anlama çalışmalarına başladık. Doğrusu, o güne kadar hiçbir kitap, dergi veya gazeteyi öyle okumamıştım, aradığını bulmuş insanın heyecanı, huzuru ve mutluluğu…Allah kendilerinden razı olsun, Aykut Ağabey ve bir avuç inanmış dava insanın çıkardığı dergiyi sayfa sayfa değil, adeta paragraf paragraf, satır satır, kelime kelime okuyor ve yazıları birbirimize anlatarak öğrendiklerimizi pekiştirmeye çalışıyorduk.
Kadroların Vazifeleri, İlmi Sağ, İnkılâp İlimi, Kur’an-ı Kerim ve Hasan Basri Çantay’ın meali, Zekai Konrapa’nın Siyer-i Nebi’si, Ömer Nesefi’nin Akaid’i başucu kitaplarımızdı. Onlarla yatıp onlarla kalkıyorduk. Ardından Pınar ve Gerçek dergileri, Günlük olarak çıkmaya başlayıp sonra haftalık yayımlanan Bayrak dergisi.
Bu yazının amacı, Yeniden Milli Mücadele Hareketi’nin kaynaklarını, seyrini, aksiyon kronolojisini ortaya koymak değildir. Günlük Bayrak gazetesinin haftalık dergiye dönüştüğü sayıda; büyük mütefekkir, mübelliğ, muallim, mürebbi, ilmi siyaset ve dava insanı Aykut EDİBALİ Ağabeyin kaleme aldığı benim de fotokopi yapıp bunca yıldır Kur’an-ı Kerim mealinin arasında sakladığım ve birkaç ayda bir okuduğum başyazıyı, Aykut Ağabey’in aziz hatırasının yâdı; emaneti olan inancının, düşüncesinin ve idealinin ihyası adına olduğu gibi, sizlerle paylaşıyorum:
………………………………………………………………………………………….
BAYRAK’ın ideali
BAYRAK dergisi adaletin, kardeşliğin, barışın hâkim olduğu, güçlü, birleşmiş, ileri ve mutlu bir Türkiye için çıkıyor. BAYRAK, bu ülkünün kolayca ve kısa bir süre içinde gerçekleşemeyeceğini bilmektedir. Bir buçuk asırdan beri sosyal, ekonomik ve politik çözülüş safhasının bütün özelliklerini gözleyebildiğimiz Türkiye toplumu kendisini yok oluşa sürükleyen şartları bir an önce değiştirmek mecburiyetindedir. Aynı şey İslâm dünyası için de söylenebilir. Hatta daha ileri giderek, yirminci asrın başlarında büyümesinin doruğuna yükselmiş Batı’nın, insani değerler bakımından Batı’nın bir varyasyonu olan komünist âlemin de on dokuzuncu yüzyıl Batı dünyasının sosyal ideallerini ve değerlerini tekrarlayıp durduğunu ifade edebiliriz. Aktüel zaman itibariyle değil, ama tarihi zaman itibariyle bilimsel ve teknolojik ilerlemeyi tekelinde tutan Batı’nın ve komünist dünyasının da mukadder çöküşünün başlangıcında olduğu gizlenemez.
Açıkça ifade etmeliyiz ki, dünya yeni bir medeniyete kavuşacaktır. Bunun zamanını, yerini tahmin etmek ancak kehanet etmek demektir. Fakat muhakkak olan bir şey varsa, o da insanlığın yeni bir medeniyetin eşiğine vardığıdır. Türkiye ve İslâm dünyası İçin iki tercih bulunmaktadır; Ya bu medeniyetin kurucuları arasında bulunmak veya tarihi gelişmenin belli bir safhasında bu yeni medeniyeti bütün insanlıkla beraber çar naçar kabullenmek mecburiyetinde kalmak.
BAYRAK dergisi, Müslüman-Türk milletine yönelen bir çağrıdır, içinde bulunduğu sosyal, ekonomik, moral krizin yok olduğu bir mutlu Türkiye amacına ulaşmak için yapılan çağrıdır. Bu çağrı, elinden geldiğince insanlarımızı hakka, doğruya, gerçeğe, iyiye, güzele ve gelişmeye davet edecektir. İyiyi, güzeli, doğruyu gerçeği beraberce, ilimle, hikmetle arayacağız. Bu idealler bilginin, ahlâkın, sanatın, gerçek dinin idealleridir. İlme, hikmete başvuracağız. Ahlâkta kemal, sahih ve gerçek bir inançta derinleşme ve iyi amelleri geliştirme, hedefimiz olmalıdır.
Türkiye’nin problemlerinin, ne çözülmez ne de aşılmaz olduğuna inanmayacağız. Tarih şahittir ki, toplumumuzun bugün geçirdiği sancıların daha acılarına tarihimizde rastlanmıştır, insanlık tarihinde de rastlanmıştır ilim bize çok çeşitli ve farklı görünen âlemi sabit formüller çerçevesinde hapseder. Olaylar arasında değişmez alâkalar bulmaya gayret eder. Ve bir defa da bu formüller bulunduktan sonra onların geçerliğinden, doğruluğundan şüphe etmez. Aksi halde ilmi ilerlemeden bahsedilemez. Yukarıda zikrettiğimiz hedeflerin insani ideallerin de nihai hedefini teşkil ettiği açıktır.
Bunun için biz ilme, hikmete, gerçek ve sahih bir inanca başvurarak insanlarımız, ülkemiz, İslâm dünyası ve insanlık için gerçeği, faydalıyı, hayırlıyı, doğruyu, iyiyi ve güzeli aramaya çabalayacağız.
Türkiye’nin, İslâm dünyasının ve insanlığın içinde bulunduğu şartları, karşılaştığı problemleri elimizden geldiğince öğrenmeye, bilmeye ve öğretmeye çalışacağız. Eğer insan, tarih ve tabiat içindeki yerini tayin edemezse, nereye yönelmesi gerektiğini bilemeyecektir. Toplumlar, nereden geldiklerini ve nasıl bir dünyada yaşadıklarını bilemezlerse kurtuluşları, yücelişleri de mümkün olmayacaktır. Haritasız ve pusulasız deniz yolculuğu nasıl yapılamazsa Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar da dürüstçe ve gerçekçi bir biçimde tespit ve tayin edilmezse hiç bir derdimize derman bulamayacağız. İşte bunun için BAYRAK, insanın, toplumun, Türkiye’nin. İslâm dünyasının ve dünyanın temel meselelerini aydınlatmaya yönelecektir. BAYRAK, yukarıda işaret ettiğimiz iyinin, güzelin, doğrunun mesajcısı, tebliğcisi, habercisi olmanın yanında, Türkiye’nin ve insanlığın problemlerinin tespit, teşhis ve tahlil edileceği bir kürsü, bir mektep olmak mecburiyetindedir. BAYRAK, Türkiye'nin temel meselelerini usanıp bıkmadan araştıracağı gibi, bu meselelerin çözülmesi için herkesi vazifeye çağıracaktır. Kanayan yaraların dindirilmesini, gerçek inanç, fedakâr aksiyon sahiplerinden bekleyecektir. Onları toplayacak, birleştirecek ve Türkiye'nin muhteşem tarihine lâyık yeni bir hayatın hazırlanmasına çağıracaktır. BAYRAK, Türkiye’nin ve insanlığın faydasına, hayrına ve saadetine yarayan ne varsa onu bulmak için herkesi müzakereye çağıracaktır.
BAYRAK kimseye: “Doğru yol bizim inhisarımızdadır.” demeyecektir. Herkesi, doğru yolu birlikte aramaya çağıracaktır. BAYRAK der ki: “Gelin, görüşelim, doğruyu birlikte bulmaya çalışalım.”
Kısaca BAYRAK, Türkiye’nin yok oluşa giden çözülüş tarihi safhasını durdurmak, Müslüman-Türk milletini adaletin, kardeşliğin, barışın hâkim olduğu, güçlü, birleşmiş, ileri ve mutlu bir Türkiye hedefini gerçekleştirmek emelinde olan bir büyük düşünce hareketinin, yaşama tarzının çağrısı, mektebi ve politik rehberi olmak mecburiyetindedir. Böyle bir hedefin bütün BAYRAK ailesine çok ciddi görevler yüklediği muhakkaktır. Ancak bu ölçüde muhakkak olan bir şey daha varsa, o da BAYRAK’ın mesajının ulaştığı her kişiye yüklediği büyük görev ve sorumluluktur.
İnsanın, Türkiye’nin ve insanlığın hayrına olan doğru yolda ayaklarımızı sabit kılmasını, çalışmaların hayırlı, feyizli, bereketli olmasını Yüce Allah’tan dileriz
Aykut EDİBÂLİ
………………………………………………………………………………
Aykut Ağabeyin ruhu şad, mekânı cennet olsun. Türk milletinin, Türk ve İslam dünyasının başı sağ olsun…