Hafta sonu, iş için Sakarya’ya gittik. Dönüşte Kuzey Marmara Otoyolu’nu kullandık. İstanbul dışına çıkınca baharın geldiğini daha iyi anlıyorsunuz. İstanbul’da beton yığınları arasından ve binaların yükseltisinden yeşillikleri fazla göremiyorsunuz. Tabiat canlanmış. Ağaçların yeşilliği bir taraftan, üzerindeki rengarenk çiçeklerin ahengi bir taraftan insanın içini açıyor. Çevrenin güzelliklerini irini seyrede seyrede geldik.
Kuzey Marmara Otobanı daha yeni açıldı. Yani biz daha yeni geçtik. Yolun tamamı 462 km. Kınalı’ya kadar gidilirse.. Sakarya’dan İstanbul’a kadar olan bölümü ise 130 km. Yolun tenha oluşu “trafiğe yakalanma” endişesini ortadan kaldırıyor. Hız sınırı var. En fazla 132 km yapabiliyorsunuz. Ama 150-160 ile yanımızdan geçenlere ne yapıldığını bilmiyoruz..
Ben, büyük yatırımları destekliyorum. Bunlar, ülkenin seviyesini yükseltir. Yol ve su, yaşamın, refahın en önemli iki unsurudur. Bütün yerleşim yerleri bir suyun bir yeşil vadinin başına kurulmak istenir. Yerleşmeden önce suyun olup olmadığına bakılır. Çölde kimse yaşamak istemez. Çünkü su yok. Dağ başında da kimse yaşamak istemez .Çünkü yol yok. Anadolu’nun tüm şehirlerine bakın. İlle bir suyun başına kurulmuştur. Bütün şehirlerimizin içinden en azından bir dere geçer. İçinden büyük çay veya nehir geçen yerler daha şanlıdır bu konuda. Hele, deniz kenarında olanlar daha da şanslı..
Yol da öyle ..Hayatı hızlandıran bir unsurdur yol.. Yol yoksa zahmet çoktur. Biz Burdur’da okurken, şimdiki Fethiye - Burdur yolu yoktu. Fethiye’ye gitmek için Denizli’ye, oradan Aydın’a oradan da Muğla’ya giderdik. Bu, bazen bir günümüzü alırdı. O yollar da güzel değildi aslında.. Daha iyisi yok diye oradan giderdik. Şimdi Burdur-Fethiye yolu 3 saat. Yol, insanın zaman kaybını giderir. Zahmeti ortadan kaldırır.
Köprüler ve tüneller de öyledir. Onlar sayesinde hayat kolaylaşır. Ülkeye yapılan ve dağları delen tünellerin şehirlerin arasını kısalttığı vakidir.
Ancak burada herkesin tenkit ettiği husus, büyük yatırımlar yapılırkenki “usulsüzlükler” dir. Önce usulsüz bir işlem var mı? Neden şikayetler var? Bunlar izah edilsin. Yol yapılsın ,köprü yapılsın, tünel de yapılsın ama ,bunu ihalesi , yapım şekli ve işitilmesinin ikna edici bir yanı olsun. Şeffaflık olsun..
Özal, “yap işlet, devret” diye bir usul çıkardı. Yıllardır büyük yatırımlardaki tartışmalar dinmedi. Hep aynı firmalara iş verilmesi, araç geçiş garantisinin olması gibi konular sürekli konuşuluyor.
Ama yetkililer çıkıp, bu konuları kamuoyuna açıklamıyor. Tartışmalar da bir türlü bitmiyor.
Kuzey Marmara Otobanı’ nı geçerken,5-6 tane tünelden geçtik. Tünellerin birisinin uzunluğu 2 km. Daha kısa olanları var. Bir tünelden bir tünele bazen 50 metne ara ile giriyorsunuz. Arkası arkasına tüneller yani.. Biz, tünel dendiği zaman, yüksek yüksek dağların altının ı oyulması olarak görürdük işi.. Kuzey Marmara Otoban’ının üzerindeki tünellerin hiç birisi; sert kayalardan oluşan dağların altı delindiği için oluşmuş değil. Tüneller 150-200 metre yükseklindeki tepelerin, hatta tepe bile değil, küçük yükseltilerin delinmesi ile oluşmuş.
Ben tünellerin üzerinde sert kayaların olduğu dağları göremeyince, önce; “bu yükseltilere tünel yapmaya gerek yoktur. Yükseltiler yarılıp, oralar vadi haline getirilip, tünel açılmadan tepenin arasından geçilebilirdi” dedim. Önce öyle dedim .. Gerçekten, tünellerin üzerinde dağ yok. Bilecik’e varmadan önce bir Ertuğrul Gazi Tüneli var. Bir Osman Gazi Tüneli var. Bunların üzerinde yüksek yüksek dağlar var. Hem de sert kayalardan oluşan dağlar.. Eskiden yollar bu dağların başından geçerdi. Tek şerit. Git git bitmez yollardı.. Şimdi o dağlar tünellerle delinip geçilmiş.
Kuzey Marmara’da bu yok. Önceleri tünele gerek yoktu dedim. Biraz araştırdım. Tünel açmak eskisi kadar zahmetli değilmiş. Teknoloji bu işi hızlandırmış. Üstelik, tünel dağı yarmaktan daha ucuzmuş. Biraz hak verdim. Ayrıca da dağ yarılırsa, üzerindeki ağaçlar ve bitki örtüsü yok olurmuş. Şimdi hem tünel ucuza gelmiş, hem de üzerindeki nebatat duruyor.
Yalnız, Kuzey Marmara Otobanı’ ından giderken, 30-40 km de bir para ödenen gişeler var. Yol aynı yol. Güzergah aynı güzergah . Niye sık sık gişe var? Bir girişte para verilir, belki bir de çıkışta. .Niye 135 km’lik yolda 5 kere para veriyoruz. ?Hiç bir manası yok.. Yeni bir yerden girmedik .Yeni bir katılım olmadı. Adapazarı’ndan girdik, 2. Köprüden çıkacağız, 5 kere para ödedik. Tamamı 180 tl.. Bunu anlamsız bulduk.
Biraz sordum. Yol değişmediği halde. aynı yolda 30-40 km gidince niye bir kaç kere para veriyoruz? dedim. Yolu birden fazla müteahhit yaptı. Her müteahhidin alacağına karşı bir gişe dediler. Şaştım kaldım. Bunu da çok saçma buldum. Bir resmi yetkilinin izahatına ihtiyacım var.
Büyük yatırımlar iyi de, böyle işletmeler hiç de iyi değil. Söylentileri ortadan kaldırmak lazım. Bu da baştan herkesi tatmin eden çalışma ile olur. Sistemi öyle koymak lazım. Büyük yatırımların büyüklüğüne yakışır bir şekilde işletilmesi ve yönetilmesi lazım
vesselam..